İÇİNDEKİLER

  1. Giriş
  2. Etik nedir?
  3. Etik Eğitim
  4. Etiğin Teorisi: Teleoloji
  5. ETİK TEORİLERİ ve TARİHİ SÜRECİ

–  İlkçağ Etik Teorileri

–  Ortaçağ Etik Teorileri

–  Modern Çağ Etik Teorileri 

  1. Sonuç
  2. Kaynakça

 

 

GİRİŞ

Bireyin düşüncelerini oluşturmakta en büyük etmen olan etik kavramı, bu düşünceleri oluştururken bireyin özgür düşünmesi gerektiğini söyler. Etik kavramı insanlar arası ilişkileri düzenleyen ve bu ilişkileri yönlendirilmesiyle ilgilenir. Yazdığım yazımda ise etik kavramının ne olduğunu ve hangi koşullarda bu kavrama ihtiyacımız olduğunu anlatmak istedim.

 

ETİK NEDİR?

Literatür taramasında “etik” kavramının tanım ve içeriği üzerinde henüz bir fikir birliği sağlanılamadığı tespit edilmiş olup, “etik” teriminin “töre bilimi” anlamını içeren Yunanca “ethos-ethikos” sözcüğünden türetildiği belirtilmektedir. Yunan dilinde bu sözcük “ahlâk sistemi, ilke, insan davranışı, gelenek” anlamlarını ifade etmektedir. Etik, teriminin birçok tanımlaması vardır. Bunlardan bazılarını şöyle sıralayabiliriz (Özkalp ve Kırel, 2011:231; Özcan, 2010:5).

Etiğin, yasalar tarafından kontrol edilmeyen; ancak insan davranışlarının sonuçlarına odaklı kültürel ve töresel bir standart olarak, kanuni zorunlulukla yapılan faaliyetlere kıyasla daha yüksek standartları karşılayan davranışları zorunlu kılmakla birlikte, kendine özgü davranışlar içerdiği belirtilmektedir. Etik toplumların gelenekleri, kültürleri ve yasaları ile meydana geldiğinden; toplumdan topluma farklılık göstermektedir. Bu nedenledir ki, bir toplumda etik veya etik dışı olarak algılanan fiiller, diğer toplumda tam zıddı bir ifade olarak algılanabilir (Doğan, 2008:180).

ETİK EĞİTİM

Etik ve değerler eğitimi (EDE) terimi, eğitimin tüm yönleriyle, ya hayatın ahlaki boyutlarıyla açık ya da dolaylı olarak ilişkili olan ve uygun eğitim metotları ve araçları ile yapılandırılabilecek, düzenlenebilecek ve izlenebilecek niteliktedir. EDE’ nin ana amaçları arasında şunlar vardır: Etik yansımayı teşvik etmek, çocuklarda farkındalık, sorumluluk ve merhamet duyguları geliştirmek, etik ilke ve değerler hakkında bilgi vermek, onları entelektüel   (eleştirel düşünme ve değerlendirme, yansıtma, keşfetme, anlama, karar verme, şefkat gösterme) donatmaktır (Ćurko, at. All, 2015). Etiğin amacı, davranışlara kılavuzluk edecek olan ilke ve kuralları oluşturmak, geliştirmek ve bunların uygulanmasını savunmak olarak belirtilmektedir. Bu nokta etiğin ahlakla olan en belirgin farkıdır. Bu anlamda etik eylemleri oluşturan ilke, kurallar ve değerlerle ilgilidir (Mahmutoğlu, 2009).

 

ETİĞİN TEORİSİ: TELEOLOJİ

Etik amaca, adil kurumlar içerisinde, başkalarıyla birlikte ve başkaları için “iyi yaşam” amacı denilebilir. Etik amacın ilk bileşeni Aristoteles’in “iyi yaşam”, “iyi hayat” dediği şeydir. Etik, tüm özellikleriyle tümelciliğe yöneliktir. Ahlaki yükümlülük ise öznel olarak “iyi yaşam” amacı ile ilişki içerisindedir. Teleolojik kuramlar, bireyin eylemlerinin sonuçları üzerine odaklanır. Yani bir eylemin iyiliğini veya kötülüğünü, doğruluğunu veya yanlışlığını eylemin sonuçları gösterir. Teleolojik yaklaşıma göre “iyi” demek, en çok sayıda insana, en fazla iyiliği getirmek demektir. Kısacası teleoloji; bir davranış ve kararın eylem ve sonuçlarının ahlak kurallarına uygunluk derecesini değerlendirmeyi ifade eder.

Bazı filozofların görüşüne göre, tıpkı tıbbın veya tıbbi ilkelerin sağlığa erişmeyi en iyi bir biçimde temin etmesi gibi, doğru ve yanlışla ilgili ilkeler de etik amaçlara ulaşmayı en iyi biçimde mümkün kılan bilgiyi temsil eder. Buna göre en temel görev belli amaçlara ulaşmak olup, doğru ve yanlışla ilgili ilkeler, bu yöndeki çabaları düzene sokar. Bu görüşe göre, ilkeleri meşrulaştıran şey, onların hizmet ettikleri amaçların doğru amaçlar olmaları ve buyurdukları eylemlerin söz konusu amaçlara erişmenin en iyi yollarına tekabül etmeleridir (Cevizci, 2005: 647).

 

ETİK TEORİLERİ ve TARİHİ SÜRECİ

Literatür taramasında her ne kadar etik anlayışının tam olarak ne zaman başladığı tespit edilemese de, dünyanın farklı yerlerinde birçok farklı toplulukta çok eski çağlardan beri etik anlayışının var olduğu anlaşılmaktadır. Dinler tarihi, felsefe tarihi ile antropolojik ve arkeolojik bulgular bu araştırmaları destekler mahiyettedir. Felsefi etik anlayışına Antik Çağ felsefelerinde rastlandığı araştırmacılarca ifade edilmektedir. Bu dönemlerde ortaya çıkan felsefi etik anlayışları, ortaya çıktıkları çağ ve bölgenin kültür ve toplumsal yapısıyla yakından ilişkilendirilmektedir. Gerçekte bütün dinler, amaçları bakımından birer etik sistemdir ve insanın nasıl davranması gerektiğini öğretmeye çalışırlar. Dinsel etiğin dışındaki alan genel olarak üç önemli döneme ayrılabilir (Tunalılar, 2010:6).

 

  1. İlkçağ Etik Teorileri

 

İlkçağ etiği, insanın amacının iyi ve erdemli bir yaşam olduğu, kaynağın akıl olduğu varsayımına dayanan teleolojik yapıdadır. Ahlakın insanın doğasında bulunmadığı, toplum içindeki yaşayışla kazanıldığı, ahlakın insan eylemlerinden doğmuş olduğu ve insanlar tarafından onaylandığı yönündeki düşünceleriyle, felsefeciler etik teorilerini başlatmışlardır. Bahse konu felsefecilere göre değer olabilecek hiçbir ölçütün olmadığı ifade edilmektedir. Daha sonraki dönemlerde, Sokrates ve onun mutluluk etiği kuramı geliştirmesi süreci takip ettiği belirtilmektedir. Sokrates, Yunan felsefesinde “etik” kuramının kurucusu olarak kabul edilmektedir. Sokrates’in felsefenin merkezine insan ile insan ilişkilerini koyması ve insanın ahlaki boyutunu ön plana çıkarması sebebiyle; insana felsefik bakışta yeni bir boyut kazandırmıştır. Sokrates’in etik anlayışına göre etik felsefenin nihai amacının mutluluğa erişmek olduğu kabul edildiğinden, Sokrates

felsefesi teleolojik bir etiktir.

Aldırmazlık etiğinin önemli savunucusu Diogenes, etik değerlere meydan okumuş, insanların sade bir yaşam sürmesi gerektiği inancıyla yaşamış bir düşünürdür. Amacın hayattan zevk almak ve mutluluk olduğu bu etik anlayışında, mutluluk kendinden öncekilerden farklı konumlanmıştır; buna göre kişinin kendine yeterliliği ve mutlak bağımsızlık hali ona mutluluk getirecektir (Tunalılar, 2010:7).

  1. Ortaçağ Etik Teorileri

Ortaçağ’da, din ve din adamları her alanda kendini göstermiş, mevcut anlayışlarda köklü değişimler yaşanmış, temeli teolojik olmayan görüşler tamamıyla terk edilmiştir. Ortaçağ etik teorilerinden “sonsuz saadet” temsilcisi olan Thomas’a göre, insan, yaratıcı tarafından yaratılmış olmanın bilinciyle yaşamalı ve erdemli davranışlar sergilemelidir. Ortaçağ boyunca inancın hizmetinde olan dini ağırlıklı felsefenin, geleneğe ve otoriteye başkaldırması modern dönem sürecinde gerçekleşmiştir.

 

 

  1. Modern Çağ Etik Teorileri

Modern çağın uzun süreli ve etkili akımının “tüm insani faaliyetlerin temeline faydayı koyan ve insanı faaliyette bulunmaya yönelten temel güdünün fayda olduğunu” savunan bir yaklaşım olarak tanımlanan “faydacılık” etiği olduğunu söylemek doğru bir ifade olacaktır. Faydacılık felsefenin bu denli etkili olmasında, kapitalizmin güç kazanmasının ve ekonomik sistemin hâkimi olmasının etkisi büyüktür. Faydacılık felsefesine göre; bir eylem, maksimum sayıda şahıs için maksimum faydayı sağlıyor veya minimum sayıda kişi için minimum düzeyde zarara sebebiyet veriyorsa etiktir.

Faydacı etik felsefesi kendi içinde, faaliyet-fayda ve kural-fayda olarak ikiye ayrılır. Faaliyet-fayda yaklaşımında; belirli bir faaliyetin nasıl daha iyi fayda üreteceği ve karar vericinin alternatifler arasından daha maksimum bireye fayda sağlayacak en iyi alternatifi seçmesi gerektiğini savunmaktadır. Diğer bir faydacılık felsefesi olan kural-fayda felsefesinde ise belirli bir durum için kurallar etik açıdan önemlidir. Fayda doğrudan kural veya doğrudan tanımlanmış eyleme göre değerlendirilir (Kurtoğlu, 2008).

SONUÇ

Bu araştırmada yapılan açıklamalarda etik kavramının gelişim sürecinden bahsettik. İnsanın gelişen çağda etik kavramını hakkında olan düşüncelerinin nasıl şekillendiğini, insanın fikirlerini nasıl etkilediği hakkında bilgi verdik. Hayatımızın hemen hemen her yerinde olan etik kavramının farkında olarak iyi veya doğrunun ne olduğuna karar verirken bu kavramın öneminden bahsettik.

 

KAYNAKÇA

    • Cevizci, Ahmet (2005), Felsefe Sözlüğü, Paradigma Yayınları, İstanbul.
    • Ćurko, B., Feiner, F., Gerjolj, S., Juhant, J., Kreß, K., Mazzoni, V & Schlenk, E. (2015). Ethics and Values Education-Manual for Teachers and Educators.
    • Doğan, N. (2008), İş Etiği ve İşletmelerde Çöküş. Selçuk Üniversitesi. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi. Sosyal ve Ekonomik Araştırmalar Dergisi. Cilt: 10, Sayı:16.
    • Kurtoğlu, R. (2008), Perakendecilikte etik ve bir uygulama. Yayımlanmamış Doktora Tezi, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Ana Bilim Dalı. Üretim Yönetimi ve Pazarlama Bilim Dalı, Kayseri.
    • Mahmutoğlu, A.(2009). Etik ve ahlâk; benzerlikler, farklılıklar ve ilişkiler. Türk İdare Dergisi, Haziran-Eylül: 225-249.
    • Özkalp, Enver ve Kırel, Çiğdem (2011), Örgütsel Davranış, Anadolu Üniversitesi Yayınları, Eskişehir, s.232.
    • Tunalılar, Tuğrul T. (2010), Etik Teorileri, Sosyal Sorumluluk ve İş Etiği Dersi, Doktora Seminer Makalesi, SBE, Yayımlanmamış Ders Notu, İnönü Üniversitesi, Malatya, s.4.
    • photo by Tingey Injury Law Firm on Unsplash
       

      Bu eser Creative Commons Atıf 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.