İçindekiler
- Giriş
- Özgürlük Kavramı ve İfade Özgürlüğü
- Çevrimiçi İfade Özgürlüğü
- İnternete Erişim Hakkı
- Erişimin Engellenmesi ve Anayasal İlkeler
- Erişim Neden Engellenir?
- Erişim Engelleme Yöntemleri
- Sansür
- Sonuç
- Kaynakça
Giriş
İnternet, gelişen teknolojinin son yıllarda insanlığa sunduğu en spesifik pratiklerden biridir ve her geçen gün daha da kapsayıcı niteliklerle büyümektedir. Bu mevzu ise internetin ülke sınırlarını aşarak farklı kültür ve biçimlerin sürekli olarak etkileşim içerisinde olmasının önünü daha da açmıştır.
Her ne kadar sınırların olmadığı bir dünyayı bize sunsa da hem devletler iç hukuku hem de uluslararası hukuk da internet bir suç aracı olarak tanımlanabilmektedir.
Hemen hemen birçok alanda düzenlemeler bütünü olan hukuk, söz konusu internet olduğunda da ona belli başlı düzenlemeler getirmesi kabul edilebilmektedir. Fakat söz konusu mevcut pozitif hukuk ele alındığında ve konuya uluslararası açıdan bakıldığında, internetin kötüye kullanımının önüne geçilmek için uygulanan internet erişimin engellenmesi kavramı ifade özgürlüğü açısından genellikle ters yönde bir ilişkiyi göstermektedir.
İfade özgürlüğü, insanların en temel haklarından biridir. Bu hak, bireye ait düşüncelerin hiçbir baskıya maruz kalmadan açıklanması özgürlüğüdür. Demokratik toplum için taviz verilmez bir hat çizen ifade özgürlüğü bu toplumun temelini oluşturma konusunda bir kriter belirtmektedir. İfade özgülüğünün hukuki ve siyasal normlardan yoksun olduğu bir toplumun demokratik, hoşgörülü ve çoğulcu bir toplum olduğu iddia edilemez.
Bu bahisle internet ve ifade özgürlüğü kavramları arasındaki ilişki, bir kitle iletişim aracı olan internet için iletişim özgürlüğü tartışmalarını da içerisinde barındıracaktır. Söz konusu iletişim özgürlüğü ulusal ve uluslararası alanda koruma altına alınan temel hak ve özgürlükler olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak pozitif iç hukuk özelinden bakıldığında iletişim özgürlüğünün korunması için yapılan düzenlemelerin son derece yetersiz kaldığı ise su götürmez bir gerçekliktir.
Özgürlük Kavramı ve İfade Özgürlüğü
Özgürlük bir bakıma zihinsel bir kategoridir. Zihnin bir işlevi olarak hissedilir ve düşünme faaliyetinin bir sonucu biçiminde anlam kazanır. Düşünce de insanın düşünme yetisinin bir sonucu olarak ortaya çıkar ve her insani olgu gibi tarihseldir. İnsanlığın tarihsel evriminin bir parçasıdır. İnsan araç-gereç yaparak doğanın edilgen bir varlığı olmaktan kurtulmuş ve doğaya karşı bir üstünlük kurmaya başlamıştır. (Avcı, 2013: 48)
İnsan hakları kavramlarının kapsamı içerisinde değerlendirilen ve bizim en geniş manada özgürlük olarak adlandırdığımız şablonun bir bileşenini oluşturan ifade özgürlüğü hakkı; adil yargılanma hakkı, yasa önünde eşitlik vb. temel hak ve özgürlükleri içermektedir. (Çaylı ve Depeli, 2012: 15)
İfade özgürlüğü kavram olarak bireylerin özgürce haberlere ulaşabilmesi, mevcut olan çeşitli fikirleri ve görüşlerinden dolayı kınanmaması anlamına gelmekle birlikte savunduğu görüşleri de birey olarak ya da toplu bir biçimde başkalarına ifade edebilmesi durumudur. (Turabi: 2016, 4)
Çevrimiçi İfade Özgürlüğü
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 10. maddesinin 1. paragrafı şöyledir:
Herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir. Bu hak, kanaat sahibi olma ve kamu otoritelerinin müdahalesi ve ülke sınırları söz konusu olmaksızın bilgi ve fikir elde etme ve aktarma özgürlüklerini de içerir.
Benzer bir şekilde, Birleşmiş Milletlerin 1948 tarihli İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin (İHEB) 19. maddesi şöyledir:
Herkesin fikir ve ifade özgürlüğü hakkı vardır; bu hak müdahaleye uğramaksızın kanaat sahibi olma ve ülke sınırları söz konusu olmaksızın her türlü mecra yoluyla bilgi ve fikirleri arama, elde etme ve aktarma özgürlüğünü de içerir.
İnternetin etkileşimli ve küresel bir mecra olarak sunduğu potansiyel nedeniyle ifade özgürlüğü çok büyük bir önem kazandı. Aynı zamanda, devletlerin kabul ettikleri insan hakları yükümlülüklerinin yeni boyutları ortaya çıktı. Bu durum Sözleşme ve diğer insan hakları belgeleri kaleme alınırken öngörülememiş olsa da Evrensel Bildirgedeki “her türlü mecra yoluyla” kısmı bu hakkı dinamik, yani belgenin kaleme alınması ya da kabul edilmesi sırasında bilinen belli teknolojilerle sınırlı tutulmayan bir hak haline getirir. Bu ifadenin AİHS’ye dahil edilmemiş olması önemli değildir, çünkü belirli bir mecraya atıfta bulunulmamış olması hiçbir mecranın kapsam dışında tutulmadığı anlamına gelir. Dolayısıyla, hüküm tüm mecralar için geçerlidir. Mahkeme sık sık 10. Maddeyi “günümüz koşulları ışığında” yorumladığını belirtir. İnternet, elbette, günümüzün iletişim “koşullarını” önemli ölçüde etkiliyor. Dolayısıyla, internetle bağlantılı davalar açık bir şekilde 10. maddenin kapsamına girer.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin yerleşmiş içtihadına göre, “ifade özgürlüğü demokratik bir toplumun başlıca temellerinden ve toplumun ilerlemesinin ve tüm bireylerinin kendilerini gerçekleştirmelerinin temel koşullarından birini oluşturur”. Bunun sonucunda, ifade özgürlüğü ve özellikle de yeni demokrasilerde yeni mecralar yoluyla kullanılan ifade özgürlüğü “demokrasinin oksijeni” olarak nitelenir. İfade özgürlüğü demokrasinin oksijeniyse internet de insanların içinde yaşadıkları, soluk aldıkları ve ifade özgürlüklerini kullandıkları atmosferdir.
“Çevrimdışı olarak geçerli olan her şey çevrimiçi olarak da geçerlidir” ilkesi uyarınca bu öğeler, dijital ortamda da “dijital haklar” olarak geçerlidir. Örneğin, Mahkeme’nin içtihadında 10. Maddenin yorumlanmasıyla ilgili ilkeler çevrimdışı ortamla ilgili davalar gibi çevrimiçi ortamla ilgili davalar için de uygulanır. Ancak bu durum Mahkeme’nin internetin kendine özgü özelliklerini dikkatli bir şekilde değerlendirmediği anlamına gelmiyor. Mahkeme’den “özellikle sakıncalı ifadelerin etkisini büyütebilmesi açısından internetin kendine özgü doğasını göz önünde bulundurarak mevcut ilkelerin uygulanmasında gerekli uyarlamaları” yapması beklenebilir. İnternette bilginin etkisi, erişilebilirliği, kalıcılığı ve eş zamansızlığı faktörleri, internetin Mahkeme’nin içtihatlarında özellikle dikkate aldığı özellikleridir. Örneğin, bilginin mevcut ve hazır olması yayımlanmasıyla eşzamanlı değildir ve yayımlanan bir bilgiye daha sonra herhangi bir zamanda ulaşmak mümkündür.
İnternete Erişim Hakkı
İnternete erişim hakkı, tüm insanların ifade ve düşünce özgürlüğü ile diğer temel insan haklarını kullanmak ve bunlardan yararlanmak için internete erişebilmesi gerektiğini belirten bir görüştür. Ayrıca devletlerin İnterneti geniş çapta erişilebilir olmasını sağlama sorumluluğu olduğu ve bireylerin internete erişimini makul olmayan bir şekilde kısıtlayamayacağını da vurgular.
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, 2007’de yayımladığı internetin kamu hizmeti olarak değeri üzerine tavsiye kararında “İnternete erişim ve internet kullanma kapasitesi ve kabiliyeti, Bilgi Toplumunda insan haklarının ve temel özgürlüklerin tam anlamıyla kullanılması ve bunlardan tam anlamıyla yararlanılması için vazgeçilmez önemde olarak kabul edilmelidir” vurgusunu yaptı. Bununla birlikte, internetin zamanla değişebilecek bir teknolojiden ibaret olduğu ve dolayısıyla, üzerinde hak sahibi olunabilecek bir nesneden ziyade, tıpkı elektrik gibi, bir kamu hizmeti olduğu yönünde argümanlar da vardır. Bazıları bir insan hakları enflasyonunun oluşması, yani etkili korumalar sağlanmaksızın yeni insan haklarının ilan edilmesi konusunda da kaygılıdır.
Hükümetler genellikle ek yükümlülükler üstlenmekten çekinir ve bu nedenle çoğu hükümet erişimi bir insan hakkı olarak görmeye direniyor. Yine de birçok devletin ulusal mevzuatında (bazı devletlerin anayasasında) internete erişim hakkı sağlayan hükümler vardır.
Erişimin Engellenmesi ve Anayasal İlkeler
Erişimin engellenmesi, doğrudan anayasal ilkelerle ilgilidir. Genel itibariyle erişimin engellenmesi, Anayasa’nın 22. maddesindeki haberleşme özgürlüğü, 25. maddedeki düşünce ve kanaat özgürlüğü, 26. maddedeki düşünceyi açıklama ve yayma ile 28. maddedeki basın özgürlüğünü sınırlamakta olduğu belirtilir. Aslında hemen belirtelim ki, erişimin engellenmesi ile sadece bu özgürlükler değil, aynı zamanda çalışma özgürlüğü (m.48), bilim ve sanat özgürlüğü (m.27) gibi maddelerde belirtilen özgürlükler de sınırlanmaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 13. maddesi şu şekildedir: “Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz”. İnternetteki bilgiye erişim, temel özgürlükler arasında sayıldığı için ancak kanunla sınırlanabilecektir.
Bu yönüyle ele alındığında Türkiye’de yapılan erişimin engellenmesi, hukuk tekniğine aykırı düşmemektedir. Genel itibariyle sınırlamalar, kanuni düzenlemelerle gerçekleştirilmektedir. Ancak bu kanaatin, kanuni de olsa erişimin engellenmesi kararlarının tamamının onaylandığı şeklinde de düşünülmemelidir. Anayasa’nın 13. maddesinde, sınırlamaların özlerine dokunulmaksızın yapılması gerekliliği ve ölçülülük ilkesi bilhassa vurgulanmıştır.
Erişim Neden Engellenir?
Erişim sağlayıcının hukuka aykırı içeriğin hazırlanmasında ve sunulmasında bir katkısı olmadığı için sorumluluğu da bulunmamaktadır. Buna rağmen erişimin engellenmesi yükümlülüğü, erişim sağlayıcılar üzerinde bırakılmaktadır. Bu durum kendi içinde ayrıca bir çelişkidir.
İnternet ortamında hukuka aykırı içerik nedeniyle asıl sorumlulara çoğu kez ulaşılamamaktadır. İnternetteki anonimlik sayesinde içeriği oraya yerleştiren bulunamamakta ya da yer sağlayıcılar yurtdışında ikamet etmektedir. İçerik ve yer sağlayıcıya ulaşıp içeriği ortamdan kaldıramayan zarar görenlerin korunması için kalan tek çözüm, erişimin engellenmesidir. Erişimin engellenmesi ile birlikte zararlı içeriğe ulaşmak zorlaştırılmaktadır.
Burada erişimin engellenmesine ilişkin bir noktaya daha işaret etmek gerekir ki, o da bu tedbirin en son başvurulacak çözüm olmasıdır. Zararlı içerikle farklı bir şekilde mücadele etmek mümkünse ya da erişim engellemesi, korunan menfaate karşı daha büyük bir zararı birlikte getiriyorsa erişim engellenemez.
İnternette sınırsız bir özgürlüğün olmayacağı, olamayacağı açıktır. İnternetin hukukun dışında bir alan olduğu konusunda tartışmalar yapılmış ve sonuçlandırılmıştır. Bu nedenle artık dünyada kimse sınırsız ve hukuk kurallarının dışında bir internet özgürlüğünü savunmamaktadır. Bu nedenle her ülkenin tarihi ve sosyokültürel altyapısı ve menfaatlerine göre internet ortamına sınır getirilmekte ve bu çerçevede erişim engellenebilmektedir.
Erişim Engelleme Yöntemleri
Devletler farklı tekniklere dayanarak internet erişimine müdahale etmektedirler. Devletlerin internette erişimi engellemesi; genel ahlakın ve ailelerin korunması, hukuka aykırı ve zararlı içeriklerin arındırılması, vatandaşların maddi ve manevi varlığını geliştireceği ortamın hazırlanması bakımından önemli bir denetim türüdür. Burada hangi içeriklerin hangi sebep ve yöntemle engelleneceği önemli bir meseledir. (Kaya, 2010: 3)
Uluslararası insan hakları hukukuna göre bir hakka yönelik müdahalenin aşağıdaki üçlü teste uygun olması gerekmektedir. Bunlar;
- Müdahalenin kanuni dayanağının olup olmadığı,
- Sınırlandırmanın amacının meşru olup olmadığı,
- Sınırlandırmanın demokratik bir toplumda gerekli olup olmadığıdır.
Sansür
Sansür, çeşitli kavramların çeşitli yollarla kontrol altına alınmasıdır. Genelde hükümet tarafından uygulanır. En somut amacı toplumu korumak ve devletin üzerinde kontrol sağlayacağı şekilde geliştirmektir. Genellikle toplumu etkileyen durumlarda uygulanır ve ifade özgürlüğünü bastırma amacıyla yapılabilir. Ayrıca, sansür, toplu iletişimden kimi düşünceleri ve konseptleri çıkarma yoluyla algıyı kontrol etme durumu olarak da belirtilebilir. Sansüre uğrayan şeyler tek bir kelimeden bir kavrama kadar değişebilir ve değer sisteminden, ahlâkî yargılardan etkilenebilir.
Ülkelerin bir siteyi erişime kapatma ya da farklı bir yaptırımda bulunma sebepleri ülkeden ülkeye farklılık göstermektedir. Özellikle yoğun bir kullanıcı kitlesine hitap eden bir sitenin farklı nedenlerle erişime kapatılması ister istemez kullanıcılar tarafından çok sert tepkilere neden olabilmektedir. Bazı kesimler tarafından bu, bilgi edinme özgürlüğüne engel bir durum olarak değerlendirilmektedir.
Bir toplumda, bir site içeriğine karşı her bireyin aynı tepkiyi göstermesi beklenemez. Gerçek demokrasilerde devletler toplumun bireylerinin şikâyetlerini ve isteklerini dikkate almak zorundadır. Her ülke, toplum bireylerini, bireylerin hak ve hürriyetlerini garanti altına almak amacıyla kanunlar çıkarabilmektedir. Ülkemizde internetin düzenlenmesi amacıyla çıkan ve sitelere erişimin engellenmesine dayanak olan kanunu da bu kapsamda değerlendirmek gerekir.
Bu konuda yapılan tartışmalar ve eleştirilere bakıldığında anlaşılıyor ki ortada tek bir haklı ya da tek bir haksız yok. Birisine göre haklı olan bir durum diğerine gör haksız olabilmektedir. Yani herkes kendine göre haklı, başkaları da haksız durumda bulunmaktadır. Kimi zaman bazı bireyler kendisine rahatsızlık veren sitenin kapatılmasını destekleyebiliyor. Bazı bireyler de ifade özgürlüğü kapsamında bu yapılanın doğru olmadığını savunuyor. Birileri mutlu olurken birileri mutsuz olabiliyor. Yapılmakta olan uygulamanın doğruluğunun ve yanlışlığı hala tartışılmaktadır. Fakat burada şu gerçeği akıldan çıkarmamak gerekir. Bu gerçekte çoğu toplumun bir kanuni düzenleme yaparken kendi toplum değerlerini dikkate aldığıdır.
Siteye erişimin engellenmesi, sitenin erişime engellenmesine sebep olan içeriğe erişimi gerçekte tam olarak engelleyemiyor. Kullanıcılar bir şekilde farklı yollardan bu içeriğe ulaşabiliyorlar. Böyle bir durum aslında erişim engellemenin gerçekte kesin bir çözüm olmadığını göstermektedir. Aslında çözümün anahtarı belki de site sahipleri ile devlet yetkilerinin ya da kanunu uygulamakla yükümlü kurumun karşılıklı olarak oturup bu konuyu konuşmalarından ve bir iş birliğine gitmelerinden geçiyor. Yapılıp yapılmadığı meselesine gelince, aslında bu yapılıyor. Belki siteniz suçlu değildir. Ama bu, sitenizin içeriğinden sorumlu olduğunuz gerçeğini değiştirmez. Zararlı kabul edilen veya ülkelerin kanunlarına göre suç kabul edilen içeriğin kaldırılması konusunda eğer site sahibi A ülkesinin talebini olumlu karşılıyor B ülkesinin talebine olumsuz karşılıyorsa burada çifte standart vardır ve doğru bir yaklaşım değildir. Bu durum hem iş birliğini hem de çözümü zorlaştırmaktadır.
Sonuç
İnternette ifade özgürlüğü yeni bir özgürlük değil, mevcut bir insan hakkının yeni bir mecrayı içine alacak şekilde genişletilmesi anlamına gelir. Bu çerçevede, anonimlik ve bilgi uçurma (whistle-blowing) hakları da internete uygulanmaktadır. Fikri mülkiyet hakları ve bilgiye erişim hakkı arasında ortaya çıkan çatışmalar, ancak bu hakların dikkatli bir şekilde dengelenmesiyle çözüme kavuşturulabilir. İnternet suçları ve internetin kötüye kullanımının engellenmesi açısından erişim engellemesi bir amaç değil, araç olmalıdır. İçerisinde her ne kadar zararlı içerikler bulundursa da internet; hayatımızın bir gerçekliği, insan bedeninin sosyal ağ ortamındaki işlemcisi, gerçekçilik ve biçimcilik arasında tökezleyen insanın ifade biçimidir.
Kaynakça
Akdeniz, Yaman ve Kerem Altıparmak (2008), İnternet: Girilmesi Tehlikeli ve Yasaktır (1.Baskı), İmaj Yayınevi: Ankara
Avcı, Artun (2013), Türkiye’de İnternet ve İfade Özgürlüğü (1. Baskı), Legal Yayıncılık: İstanbul
Çaylı, Emek ve Gülsüm, Depeli (2013), İfade Özgürlüğünün On Yılı 2001- 2011, IPS İletişim Vakfı Yayınları: İstanbul
Kaya, Mehmet B. (2010), İnternete Erişimin Engellenmesi (1.Baskı), 12 Levha Yayınları: İstanbul
Turabi, Selami (2016), İfade ve Basın Özgürlüğü (1. Baskı), Adalet Yayınevi: Ankara
Web http://acikerisimarsiv.selcuk.edu.tr:8080/xmlui/bitstream/handle/123456789/7544/471321.pdf?sequence=1&isAllowed= adresinden 10.06.2021 tarihinde alınmıştır.
Web https://rm.coe.int/16807005e4y adresinden 10.06.2021 tarihinde alınmıştır.
Öne çıkarılan görsel: https://www.freepik.com/free-vector/business-people-signing-online-contract-with-electronic-sign_6974854.htm#page=2&query=internet+and+law&position=16 adresinden alınmıştır.
Bu makale smallseotools ve duplichecker sitesi üzerinden 12.06.2021 tarihinde kontrol edilmiştir.
Makale, benzerlik değeri ile kabul edilmiştir. Results Completed: 100% Plagiarism: %13 Unique: %87
Bu eser Creative Commons Atıf-AynıLisanslaPaylaş 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Merhaba ben Gamzenur Karaduman. Marmara Üniversitesi Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Öğretmenliği bölümünde 4.sınıf öğrencisiyim. Eğitim hayatım boyunca aldığım dersler (Web Tasarımı, Veri Tabanı, Mobil Uygulama Geliştirme) dolayısıyla birçok proje yapma fırsatım oldu. Temel düzeyde Python, C#, SQL, PHP ve JavaScript bilgisine sahibim. Fakat gelişen teknolojiye ayak uydurmak bilgilerimi güncel tutmak için her zaman araştırmacı olup bilgilerime yeni bilgiler eklemem gerektiğinin farkındayım. Böylece her geçen gün daha iyi projeler ortaya koymayı hedeflemekteyim. Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri alanında araştırmalarımdan edindiğim bilgileri deneyimlerimle destekleyerek ilerlemeyi hedefliyorum. Kendimi geliştirmek için bir çok seminer ve konferansa katıldım. Yeni şeyler öğrenmeyi yeteneklerimi geliştirmeyi önemsiyor bu nedenle insan ilişkilerindeki öğreticilikten faydalanmak gerektiğini düşünüyorum.