İçindekiler

  1. Giriş
  2. Mahremiyet nedir?
  3. Gizlilik sözleşmesi nedir?
  4. Nelere güveniyoruz?
  5. Güvende miyiz?
  6. Paylaştığımız düşünceler bize ait mi?
  7. Kullanılan popüler uygulamalar nelerdir?
  8. Popüler uygulamaların gizlilik sözleşmeleri neler anlatıyor?

“Araçlarımızı biz şekillendiririz ve onlar sırası geldiğinde bizi şekillendirir” (McLuan’dan Akt. Rigel, 2005:25).

Mahremiyet nedir?

“Özel yaşam ya da mahremiyet, genel olarak, kişilerin yalnız başına kalabildikleri, istedikleri gibi düşünüp davranabildikleri, başkalarıyla hangi yer, zaman ve koşullarda ne ölçüde ilişki ve iletişim kuracaklarına bizzat kendilerinin karar verebildikleri bir alan ve bu alan üzerinde sahip olunan hakkı ifade eder.” (Yüksel M., 2003)

Mehmet Yüksel’in makalesinde yer alan bu tanımla mahremiyet kendi kendine düşünme ve herhangi bir manipüle altında kalmamak gibi özetlenebilir. Bu tanımdan yola çıkacak olursak aslında sosyal medya bireyin karşısına “Bunu tanıyor olabilirsiniz.” ya da “Bunu izleyebilirsiniz.” gibi öneriler yaptığında özgür seçimlere müdahale etmiş oluyor. Aynı zamanda sosyal medya, bireyin hareketlerinden yola çıkarak satın alabileceği ürünlerin reklamını çıkartıyor. Bazı platformlar bireylerin eğilimlerini başka şirketlere satabiliyor.

Gizlilik sözleşmesi nedir?

Gizlilik sözleşmeleri bir ürünü kullanan kişi ile bu ürünü hizmet olarak sunan kurumlar arasında yapılan sözleşmelerdir. Bu sözleşmeler kullanıcının verilerini alma-almama işleme-işlememe ya da kullanma-kullanmama gibi birtakım ibraları barındırır. Bireylerin okumadan onayladıkları bu sözleşmeler bireylerin verilerinin satışına, manipüle edilmesine kadar büyük problemlere yol açabilmektedirler.

“Araştırma sonuçları karşılaştırmalı olarak incelendiğinde görülmektedir ki kişiler Facebook’ta benliklerini gönüllü olarak sunmakta, Facebook kullanımına devam eden süreçte kendileriyle ilgili daha çok bilgi paylaşmakta ve arkadaşlarının da paylaşımlarına daha çok ilgi duymaktadır. Facebook birçok sosyal ağ sitesine göre kullanıcılarına daha fazla gizlilik kontrolü imkanı tanısa da Facebook’un ekosistemi görme, gösterme ve gözetle(n)meye yönelik bir iletişim biçimi oluşturmaktadır.” (Korkmaz İ., 2013)

İlhan Korkmaz’ın 2013’te yaptığı “Facebook ve Mahremiyet: Görmek ve Gözetle(n)mek” adındaki makalesinde yer alan bu sonuç ile görmekteyiz ki bireyler kendi öz rızaları ile takip edilmek istiyorlar. Ama Facebook şirketine verilerin sattığı iddiasıyla açılan davalar gösteriyor ki bireyleri gözetleyenler sadece arkadaş listelerindeki isimler değil.

Nelere güveniyoruz?

Parmak izinden yürüyüş şekline kadar tüm insanlar birbirinden farklı. Ses tonu, fare, klavye kullanımı ve nice öznitelikler aslında kişiye özel ve mahremdir. Yapılan tercihler, atılan adımlar, söylenilen düşünceler ve iletişim için yazılan tüm mesajlar bireyi tanımlar. Bireyin benliği olan bu bilgiler yine bireyin aleyhine ya da (yapılan gizlilik sözleşmesine göre) büyük şirketlerin kendi lehine kullanılabilir paylaşılabilir.

Güven duyulan ücretsiz hizmet veren tüm servislere bir adım geriden bakılması gerekmektedir. Çünkü tüm şirketler bir gelir sağlamak isterler. Bu geliri reklamlara tıklama yoluyla ya da daha büyük problem olan veri satışıyla bir şekilde sağlarlar. Bireyin reklamlara tıklamasını ise bireyin mahremi olan eğilimlerini inceleyerek ve bu eğilimleri işleyerek sağlarlar. Yani kısacası bireyin reklama tıklaması için mahremini incelerler.

Güvende miyiz?

Sosyal medyada kendisine fotoğraf, ses, video gibi çeşitli multimedya içerikleri paylaşan bir birey artık veri tabanındaki bir veri demektir. Yani birey kendisine ait bir içerik paylaşmışsa artık işleme tabidir.

Sadece sosyal medya da yeterli bir küme sayılmaz. Eğer yakınınızdaki telefona bir eylem yapması için seslendiğiniz zaman harekete geçiyorsa, bu demektir ki telefonunuz işlem yapmanız için hazırda bekliyor ve sizi dinliyor demektir. Bu tuşa basılmasını bekleyen açık bir klavye gibi düşünebiliriz. Klavyeden sürekli akım oluyor. Böylece bir emir verildiğinde gerçekleştiriyor. Peki telefonlar bireyleri dinliyor mu?

Kısacası güvende olmak için içeriği bilinen (açık kaynak kodlu ) uygulamalar kullanmak ve verilere sahip çıkmak gerekir.

Paylaştığımız düşünceler bize ait mi?

Bu aşamada bireyin kendisini değerlendirmesi gerekiyor. Bireyin fotoğraf paylaşma sebebinin kaynağına inilmeli. Beğenilmek mi istiyor? Anısını kaydetmek mi istiyor? Mutluluğunu göstermek mi istiyor yoksa mutluluğunun şovunu mu yapıyor? Her insan beğenilmek ister. Beğenilme isteği bireylerin olmadığı insan gibi olmasına sebep olabilir. Bireyin kendisini tanıması, sevmesi gerekiyor. Böylece başkalarının beğenisine ihtiyaç duymayacaktır.

Twitter gibi bireylerin fikirlerini paylaştıkları platformlarda dikkat edilmesi gereken husus ise yorum yapacağı bu fikrin gerçek sahibinin kendisi olup olmadığını sorgulamaktır. Sosyal medya bireyin görmek istediğini gösterir. Yapay zekalar bu durumu sağlarlar. Bir bireyin meyillimi ve eğilimi hangi konuya daha yatkınsa karşısına da bu konu hakkında haberler, reklamlar ve propagasyon içerikleri çıkar. Amaç en temelinde bireyin daha çok sosyal medyada aktif kalmasını sağlamak olsa da saman alevi gibi yanan insanın içerisindeki koruma ve savunma isteği bazen zararla çıkmasına sebep olacak davranışları sergilemesine sebep olur. 

Sosyal medyada ya da internet ortamında bulunan her durum, eylem ve kavram gerçekte olduğu gibi değildir. Bireylerin dikkatli olmaları ve doğruya, gerçeğe ulaşmaları için sadece bir kaynaktan değil çeşitli kaynaklardan olayı incelemeleri gerekmektedir.

CC lisanslanabilir görsel. Adres: https://cdn.pixabay.com/photo/2019/12/16/04/17/social-media-4698431_1280.jpg

Kullanılan popüler uygulamalar nelerdir?

Genel olarak kullanılan programlar Facebook, Instagram, Whatsapp, Google+,  Tiktok gibi programlardır.

Popüler uygulamaların gizlilik sözleşmeleri neler anlatıyor?

Facebook gizlilik sözleşmesinde “kullanıcıya daha iyi hizmet verebilmek” için verilerin işlendiğini söylemektedir. İşlenen veri, veriyi depoda saklamak ve yapay zekanın verileri okuyarak bireyin eğilimini saptamak demektir. Yukarıda da bahsedildiği üzere bu durum manipülasyona mahal verebilir. 

Instagram Facebook’un satın almış olduğu bir sosyal medya platformudur. Instagram atılan her görseli, silinenler de dahil olmak üzere, veri tabanlarında tutmaktadır. Unutulmaması gereken konu ise verileri satan Facebook’un alt ürünüdür. Instagram, keşfet sayfası sayesinde kullanıcılar neler görmek istiyorsa bunu göstermektedir. Yapay zekalar sürekli olarak bireylerin yatkınlıklarını incelemektedir.

Whatsapp “uçtan uca koruma” diye bir kavramı ifade etmektedir. Uçtan uca, diğer bir adıyla “pear to pear”,  iki ya da daha fazla kullanıcının arasındaki iletişimi veya veri aktarımını yaparken veriyi veri tabanına kaydetmeksizin karşıdaki alıcıya iletmek esasına dayalı bir ağ protokolüdür. Gönderilen görüntülerin ismini ve uzantısını değiştiren Whatsapp verileri kaydetmediğini söylemektedir. Fakat son zamanlarda çokça haber konusu olan Whatsap’ın gizlilik sözleşmesini yenilemesi üzerine, yine “kullanıcıya daha iyi hizmet vermek” amacıyla verilerinin işlenmesi gibi bir değişiklik yaptı. Yani bir birey arkadaşına ayakkabı alacağını söylediğinde ayakkabı reklamıyla karşılaşması muhtemel olacaktı. Daha sonra Bu düzenlemeyi geri çekti. Güvenip güvenmemek bireyin kararına kalmış. Yani bu durumda karar vermek yine kullanıcı ve kullanıcının mahremiyetine bağlılığı etkili olacaktır.

Google da diğer sosyal medya platformları gibi verileri “daha iyi hizmet vermek” için toplar ve işler. Böylece bireyin izleyeceği videoları, okuyacağı gazete haberini, yapacağı alışverişte ne alacağını seçer. Bu belki ufak bir durum gibi gelebilir. Uzun vadede karşınıza çıkabilecek tüm durumlara vesile olacağını unutulmamalıdır. Mahremiyet sadece kıyafetle örtülen vücut değil, kafanızda sakladığınız fikirlerdir de aynı zamanda.

Tiktok gizlilik sözleşmesinde kayıtlı ya da kayıtsız siteye giren tüm kullanıcılardan tercihler, davranış bilgileri ve teknik bilgilerin hepsini kayıt ederek işlediklerini ve bu verileri bulut depolaması haricindeki aynı şirketler grubundaki diğer şirketler, içerik moderasyon hizmetleri, ölçüm sağlayıcılar, reklamcılar ve analiz hizmeti sağlayıcılar ile de paylaştığını ifade etmektedir. Bu durum göstermektedir ki bireyin mahremiyeti, tercihleri sosyal medya platformlarında bir deney ve para kazanma unsurudur.

Bu yazının ardından görüleceği üzere internet güvenli bir yer değildir. Olabildiğince bireysel hakimiyeti korumak gerekmektedir. Kişilerin her zaman kendisine sorması gereken ise “Manipüle mi ediliyorum yoksa bu ben miyim?”.

Kaynakça

Facebook (2021,May 22). Gizlilik Sözleşmesi. https://www.facebook.com/privacy/explanation/

Google (2021, May 22). Gizlilik Sözleşmesi. https://policies.google.com/privacy?hl=tr#infocollect

Instagram (2021, May 22) Gizlilik Sözleşmesi. https://tr-tr.facebook.com/help/instagram/581066165581870

Korkmaz, İ. (2013). Facebook ve Mahremiyet: Görmek ve Gözetle(n)mek . Yalova Sosyal Bilimler Dergisi, 3 (5), Retrieved from https://dergipark.org.tr/en/pub/yalovasosbil/issue/21789/615767

Tiktok (2021,May 22). Gizlilik Sözleşmesi. https://www.tiktok.com/legal/privacy-policy?lang=tr

Whatsapp (2021, May 22). Gizlilik Sözleşmesi. https://faq.whatsapp.com/general/security-and-privacy/answering-your-questions-about-whatsapps-privacy-policy

Yüksel, M. (2003). Mahremiyet Hakkı ve Sosyo – Tarihsl Gelişimi . Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, 58 (01), DOI: 10.1501/SBFder_0000001619

Öne çıkarılan görsel linki: “https://cdn.pixabay.com/photo/2016/11/21/15/32/social-media-1845986_1280.jpg”

Bu makale smallseotools ve duplichecker sitesi üzerinden 22.05.2021 tarihinde kontrol edilmiştir.
Makale, benzerlik değeri ile (alıntılar haricinde) kabul edilmiştir. Plagiarism: %0 Unique: %100

Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Atıf-AynıLisanslaPaylaş 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.