İÇİNDEKİLER
Giriş
Meslek Etiği Üzerine Değerlendirmeler
Farklı Alanlarda Etik İşleyişi
Bilişim Etiği
İnternet Etiği
Mühendislik Etiği
Öğretmenlik Etiği
İş Yerinde Etik Ortam Sağlamak
Farklı Mesleklerde Etik İlkeler
Çalışanların Etik Profilleri
Etik Liderlik
İş Yerinden İş Etiğine Uygun Ortamda Çalışmak
Sonuç
Kaynakça
Giriş
Etik, insanların eylemlerinin ahlaki niteliklerini sorgulayan felsefi bir disiplindir. Sokrates tarafından ortaya çıkarılan etik kavramı her dönemde ve her toplumda yaşamımızın bir parçası olmuştur. Köken olarak töreye uygun alışkanlık, huy, davranış, karakter gibi anlamlara gelen Yunanca “Ethikos” kelimesiyle doğrunun yanlışın bilimi anlamına gelen Latince “Ethice” kelimelerine dayanır. İyi ile kötü, doğru ile yanlış değerlerinin ortaya konulduğu davranış kurallarını ifade eder.
Yüzyıllar boyu teorik bir disiplin olan “Etik” kavramı, 20. yüzyılın modern yaşantısının karmaşıklığı ile uygulamalı hale dönüştü ve bizlerin günlük yaşantımızdaki sorunlarımıza çözümler getirmeye başladı. İş hayatımızda karşılaştığımız sorunlar da iş etiği kapsamında değerlendirilmeye alındı. İş etiği, herhangi bir iş ortamında ortaya çıkan ahlaki sorunları gözden geçiren veya inceleyen bir sıra mesleki uygulamayı ifade eder. Meslek etiği ise iş etiği ile ilişkilidir. Genel ahlak kurallarının yanında belli bir mesleki uzmanlığa dayanan sorumlulukları kapsayan yazılı olmayan kurallardır. Mesleki etik bir iş yerindeki verimliliğin sürekliliği için gereklidir.
Meslek Etiği Üzerine Değerlendirmeler
Meslek etikleri ve kamu etiği olarak adlandırılan akademik disiplinlerin konuları etik bilgi olmaksızın açıklanamaz. Eğer, insanın neden ahlaklı bir kişi olması gerektiği ya da doğru eylemin ne olduğu sorusu bilgisel olarak açıklanamazsa, kamu görevlisinin neden rüşvet almaması gerektiği de en azından bilgisel olarak açıklanamaz. Dolayısıyla kamu etiği de olanaksız hale gelir (Birinci, 2009: 151).
Çeşitli çıkar gruplarının yasal ve ahlaki olmayan yollardan elde ettikleri kazançlar ve kurum kayıtlarında yapılan usulsüzlükler, kurumların faaliyet alanlarının büyüklüğüne de bağlı olarak birçok kesimi etkisi altına almaktadır. Bir örgüte ilişkin gizli bilgilerin dışarıya aktarılması, rüşvet ya da hediye verme/kabul etme, örgüte ilişkin mali kayıtlara yasal olmayan müdahalelerde bulunma, çalışma saatlerinde kişisel işleri yapma, büro malzemelerini kişisel işler için kullanma gibi eylem ve işlemler çalışmanın ahlak dışı görüngeleri olarak kabul edilebilir (Kılıç ve Kamaşak, 2009: 714).
Kurumun ihtiyaç duymadığı özelliklerde kişileri işe almak kurumun zararına olacağından bu tür uygulamalar ahlaki telakki edilmesi düşünülemez. Kariyer geliştirme ve eğitim fırsatlarını kurumun birkaç çalışanına tahsis etmek, eğitime gerçekten ihtiyaç duyanları değil de yöneticilerin kendilerine daha yakın kişileri eğitim sürecine almaları kariyer geliştirme sürecinde ahlaki olmayan davranışlara örnek gösterilebilir (Birsel, 2007: 155).
Genel olarak kamu kurumlarında, çalışanlar arasında cinsiyet, etnik türü ayırımcılık yapmak, tüm çalışanlara terfi konusunda eşit fırsatları tanımamak, çalışanların taciz edilmesi, iş yeri güvenliğini ve çalışanların sağlığını tehlikeye atılması gibi uygulamalarda bulunmak türünde ahlakdışı işlem ve eylemlere rastlanabilmektedir.
Kamu görevlilerinin davranışlarında iki temel etken rol oynamaktadır. Bunlardan biri yasalar, diğeri ise ahlaki değerlerdir. Yasalar, kamu görevlilerinin davranışlarını dışsal olarak belirlemekte ve denetlemekte iken, ahlaki değerler, davranışı içsel olarak yönetmekte ve denetlemektedir. Davranışların dıştan belirlenmesinde rol oynayan yasalar ve kurallar, kamu görevlilerini kamu yararı doğrultusunda eylemde bulunmaya zorlamaktadır (Özdemir, 2008: 182). Kamu görevlilerinin alacağı kararların kişisel değerlere dayalı olduğu unutulmamalıdır. Bu anlamda çalışma ahlakı, kişinin herhangi bir mesleği yaparken göz önünde bulundurması ve içselleştirmesi gerekli kural, tutum ve davranışları içerir.
Kamu kesiminde bürokratik örgütlenmeler içerisinde görevini yapan bürokratlar, hem toplumla ilgili temel konularda hem de günlük rutin uygulamalarında kararlar almak ve bu kararları uygulamaya geçirmek durumundadırlar. Kuşkusuz bu kararların alınma ve uygulanma aşamalarında birçok faktör etkin olmaktadır. En temel anlamda kamu çalışanlarından, bünyesinde bulundukları bürokratik yapıların, örgütsel anlamda amaç ve görevlerine uygun olarak karar almaları ve bunları maksimum kamu yararını gözeterek uygulamaları beklenmektedir. Bu beklenti içerisinde kamu çalışanları açısından birçok açmaz ve ikilemler ortaya çıkabilmekte ve karar alımını ve bunların pratiğe geçirilmesini etkileyebilmektedir (Kılavuz, 2003: 88).
Meslek ahlakı bu bağlamda ikilemlerle karşı karşıya kalan kamu görevlilerine nasıl davranmaları gerektiği konusunda bir yönder olmaktadır. Bu çerçevede meslek ahlakı, kamu görevlileri için kabul edilebilir davranış kurallarını belirleyerek (Thompson, 1985’den akt: Gökçe ve Örselli, 2011: 50) ve kamu görevlisi sorumluluğunun devamı için bireysel davranışlara getirilecek kısıtlamaları açıklar (Blijswijk, 2004’den akt: Gökçe ve Örselli, 2011: 50). Bu yönü ile meslek ahlakı; kurumlardaki bireylerin ahlaki karar almalarını ve ahlaki kararların amaçlanmasını sağlamaktadır. Dolayısıyla meslek ahlakı kamu görevlilerini doğruyu ve yanlışı ayırt etme, verecekleri kararlarda doğru olanı tercih etmeye yönlendirme görevlerini üstlenmektedir (Saylı ve Kızıldağ, 2007’den akt: Gökçe ve Örselli, 2011: 50).
Kamu yönetiminde ahlak, yöneticilerin karar alırken ve kamu hizmetlerini yürütürken uymaları gereken, tarafsızlık, dürüstlük, nezaket, adalet, hesap verebilirlik, kamu yararını gözetme, göreve bağlılık, liyakat, verimlilik, etkililik, kalite gibi bir takım ahlaki ilke ve değerler bütününe denir. Bu ilke ve değerler, kararların nasıl alınması ve işlerin nasıl yapılması gerektiğini belirlemede kamu görevlilerine yol gösterir; hizmetlerin ve çalışanların değerlendirilmesinde temel ölçüt olarak kullanılır (Eryılmaz ve Biricikoğlu; 2011: 35).
Çalışan insanların arasındaki ilişkilerini yalnız yasa ve yönetmeliklerle düzenlemek mümkün değildir. Bu kuralların dışında öyle kavramlar vardır ki, düzenleyici özellikleri ile çok önemlidirler. Tüm ilişkilerde bu esasların uygulanması gerekmektedir. Ahlak kuralları bunların başında gelmektedir. Çalışma yaşamında personellerin bu nesnel kurallara uyma zorunlulukları bulunmaktadır.
Ahlak kamu görevlilerinin davranışlarının bir tür iç denetimidir. Bu yönüyle ahlak, kişisel sorumluluk duygusu, bireysel iç kontroldür. Ahlak, yasaların düzenlemediği, düzenlenip de gri alanlar bıraktığı alanlar ile yönetim, yargı ve siyasetin daha düzgün ve dürüst işlemesi için; kişilere, karar verirken ve hizmetleri yürütürken yönderlik yapmakta, kamu hizmetlerine kalite katmakta ve daha güçlü bir sorumluluk bilinci kazandırmaktadır. Diğer denetim türleri (yasa, kamu denetçisi, kamuoyu denetimi vb.) genellikle sorunlar ortaya çıktığında devreye girdiği halde; ahlaki ilke ve değerler, daha sorun çıkmadan evvel muhtemel sorunları önleyici bir işlev görmektedirler (Eryılmaz ve Biricikoğlu, 2011: 34-35).
Çalışma ahlakına ilişkin değerlendirmede başlıca iki yaklaşım söz konusudur: birincisi, karar ve eylemleri sonucuna, başarısına ve faydasına göre değerlendiren teleolojik yaklaşım. İkincisi ise, eylem ve kararları iyi niyet, değer, ödev ve sorumluluk gibi temel ahlaki ilkelere dayandıran deontolojik yaklaşımdır. Kamu etiği yazınında egemen olan ilkeler, normlar ya da kodlar her iki yaklaşımın bir sentezi olarak görülebilir (Birinci, 2009: 155). Diğer bir ifadeyle, sonuç ya da sonuçların etiği olan teleolojik etiğin aksine deontolojik etik, ödevin ya da ilkenin etiği olarak tanımlanabilir. Her iki kuramı da örneklendirmek gerekirse, kamu görevlilerinin, verilen emirleri yerine getirmeleri ve kurallara uymaları durumundaki sergileyecekleri davranışlar deontolojik olarak ahlakidir. Yine de bir kamu görevlisi davranışları ile en yüksek iyi sonuçlara ulaşmayı amaçlamışsa teleolojik olarak bu istemi etik amaçlıdır denilebilir.
Seçilmiş, atanmış ve kariyerden gelen kamu görevlileri üç uygulama kalıbı içinde tanımlanabilir. Ahlaka dayanmayan davranış, değerlere karşı yansız davranış, ahlakı temel alan davranış (Steinberg ve Austern, 1995:78).
Ahlaka dayanmayan davranış: Ahlaksal ya da ruhsal bağlantılardan etkilenmemiştir. Bu kişi ilkesizdir ve fırsat ile yeterli özendirici verildiğinde kişisel kazanç için her açığı değerlendirecektir. Ahlaka uygun olmayan davranışlarda, etik ilkeler yetersiz kalmakta, aynı zamanda ahlaki davranışlara aktif olarak karşı konulmaktadır. Bu süreçte toplumun dürüst davranış konusundaki istemlerine yetersiz bir ilgi söz konusudur. Yine bu süreçte bir işin, kamu görevinin başarılması konusunda ahlaki kurallar engel olarak görülmektedir. Burada “işi ucuz ve kestirme yoldan yapmak” söz konusudur. Bu süreçte ortaya konulan, başkalarının düşüncelerinin ya çok az önemli olduğu ya da hemen hemen hiç önem taşımadığıdır (Bartol and Martin, 1994’den akt: Özgener, 2004: 109).
Değerlere karşı yansız davranış: Bu kişi kültürdeki olumlu ya da olumsuz değişmelere uyum sağlayabilmek için yansız olarak görev yapar ya da davranış değişikliği gösterir. Yanlış bir şey yapıldığını açıkça görse bile otoriteye karşı koymaz. Ahlaksal bir sorunun varlığında kişisel rahatsızlık düzeylerinde bile, diğerleri ile birlikte gider veya emirlere uyar. Ahlaka önem vermeyen ve ilgisiz kalan çalışan eğilimi, ne ahlaka aykırı ne de ahlaka uygun bir tutumdur. Bu tür eğilimde olanlar, etik düşüncelere gereği kadar önem vermemekte veya ilgisiz kalmaktadırlar.
Ahlakı temel alan davranış: Bu devlet çalışanı, özgür bir toplumda yönetimin ahlaklı uygulamalarının altında temel ilkeler bulunduğuna inanır. Ahlakçı, toplumsal mutluluğun geliştirilmesinde ve özgürlükçü bir toplumda değerleri temel alan bir yönetimin özünde bulunan bir amaç olarak kamu yararının gözetilmesi gerektiğine inanır.
Gerek ahlaka aykırı gerekse ahlaka önem vermeyen ve ilgisiz kalan çalışma eğiliminin aksine, ahlaka uygun çalışan kamu görevlileri, etik ilkeleri ve hükümleri izlemeye çabalamaktadırlar. Ayrıca ahlaka uygun davranan kamu görevlileri, başarmaya yönelik isteğe sahip olmakla birlikte, etik ilkeler çerçevesinde hizmet üretmeyi amaçlamaktadırlar. Bu anlayıştaki kamu çalışanları yasanın neyi emrettiği üzerinde en iyi biçimde çalışmanın gerekli olduğunu kabul etmektedirler. Bu yaklaşımda, temel yol gösterici ilke, “Bu eylem, karar ve davranışlar hem bizim için hem de ilgili tüm taraflar için doğru mu?” biçimindedir (Bartol and Martin, 1994’den akt: Özgener, 2004: 109).
Tüm bu açıklamalara ilişkin olarak şu örnek verilebilir: Bir kamu görevlisinin iş tanımında belirtilen görevini yürütmesi, onun öncelikli olarak ödevidir. Kamu çalışanı, ödevi olduğu için işlerini yürütüyorsa bu ödeve uygun eylemde bulunuyor demek olur ve bu da ahlaki bir eylem olur. Ama bu kamu görevini yürütürken aldığı ücretin dışında da bazı çıkar sağlamak amacıyla yürütüyorsa, onu bir başka amaç için, bir fayda için yapmış olur ki o zaman bu çalışma eylemi ahlaki bir nitelik taşımaz.
Kamu çalışanı bazen görevini sürdürürken kendi vicdanı ile veya belirli ahlaki normlara karşı olarak bir iç çatışma yaşayabilir. Böylesi durumlarda kuşkusuz insan aklı ve duyguları devreye girecektir. İnsanın duygu ve düşünceden hareketle kendi vicdanına bağlı olarak görevini sürdürmesi gerekmektedir. Bu noktada davranış belirleyicisi olarak akıl, duygu ve vicdan etkendir denilebilir. Bu çeşitli açmazlardaki ortak yan, bu açmaz ya da uyuşmazlıkların herhangi bir kamusal otorite ya da erk tarafından her bir durum için genel bağlayıcı nitelikte çözümlenemeyip; söz konusu kamu görevlisinin kendi sorumluluğuyla karar vermesiyle halledilmesidir.
Farklı Alanlarda Etik Anlayışı
Bilişim Etiği
Elektronik ve network(ağ) ortamında uyulması gereken kuralları tanımlayan normlar kısaca bilişim etiğini ifade eder.
Bilişim Etiğine, bilişim alanında uyulması gereken yazılı ve yazılı olmayan kurallar da diyebiliriz
Bilişim etiğinin en önemli taraflarından biri, dünyanın neresinde olursa olsun, bilişim sektöründe çalışanların birbirleri ile ilişkilerinde belli davranış kalıplarına uygun davranmalarının gerekli olmasıdır
Bilişimde Temel Etik Sorunlar:
20. yüzyılın ikinci yarısından sonra, bilgisayar ve bilgisayar teknolojilerinin hızla gelişmesiyle birlikte, sanayi toplumu yerini, insan faktörünün ve bilginin daha önce görülmedik seviyede ön plana çıktığı yeni bir toplum şekline bırakmıştır. Bu yeni toplum bilişim toplumu ve içinde bulunduğumuz çağ ise bilişim çağı olarak adlandırılmaktadır.
Bilişim toplumunda daha önce de var olan bilişim teknolojilerinin etkisiyle artan sorunlarla birlikte, birey ve toplumun bugününü ve geleceğini önemli ölçüde olumsuz olarak etkileyen ve tehdit eden yeni etik sorunların ortaya çıktığı gözlenmektedir.
Bilişim toplumunda ortaya çıkan etik sorunlardan bazıları şunlardır:
- Bilginin Doğruluğu
- Özel Yaşama İlişkin Sorunlar, Mahremiyet, Kişisel Haklar
- Bilgisayar Suçları
- Fikri Mülkiyet Hakları
- İşsizlik
- Sağlık Sorunları
- Sosyal İlişkiler, Ev Ofisleri ve Aileye İlişkin Sorunlar
- Sanal Ortam, Sanal İlişkiler
- Yapay Zeka
- Sosyal İlgi ve Teknoloji İlişkisi
İnternet Etiği
Çevrimiçi ortamlarda diğer insanların hak ve hukukuna saygılı olabilme noktasında nelerin yapılıp nelerin yapılamayacağının bilgisine internet etiği denir. İnternet etiği, gerçek hayatta iletişimde olduğunuz insanlara gösterdiğiniz saygı ve nezaketin aynısını internet ortamında da gösterilmesi için bazı kurallar içerir.
Herhangi bir hak ihlaline uğramamak ve kullanılan sistemi de zafiyete uğratmamak için çevrimiçi ortamları kullanırken kullanım politikalarına uygun davranılmalıdır.
İnsanların iletişim özgürlüğüne sahip olduğu gibi erişim özgürlüğüne de sahip oldukları unutulmamalı, diğer kullanıcıların haklarına saygı gösterilmelidir. İnternet ortamında kimseye zorbalık/taciz yapılmamalı, kötü söz söylenmemelidir ve istemeden kimseye art niyetli davranışlar sergilenmemelidir.
İnternet ortamında uygun olmayan (yasadışı) içerikleri indirmekten, paylaşmaktan veya saklamaktan kaçınılmalıdır. Bu tarz içeriklerin üretilmesi ve paylaşılmasının suç teşkil ettiği unutulmamalıdır.
İnternet üzerinden yapılan herhangi bir paylaşımın, birdenbire milyonlarca kişiye erişebileceği her zaman hatırda tutulmalı ve çevrimiçi ortamlarda buna göre davranılmalıdır.
Fikir ve sanat eserleri ile telif hakları ve lisanslama konusunda titiz davranılmalıdır. Telif hakkı olan materyallerin lisanssız kopyaları oluşturulmamalı veya bu materyaller indirme amacıyla kullanılmamalıdır. Sahibi olunmayan eserler topluluklarla paylaşılmamalıdır.
Elektronik ortamlara bağlanan cihazlara, sistemlere veya sistemlerde bulunan bilgi kaynaklarına erişim yetkiniz yok ise girilemeyeceği ve kasıtlı olarak sisteme müdahale edilemeyeceği veya işleyişinde değişiklikler yapılamayacağı her zaman hatırda tutulmalıdır.
Mühendislik Etiği
Kant ve Nietzsche tarafından çok yönlü olarak ele alınan etik kavramı sayesinde içinde mühendisliğin de bulunduğu birçok bilim dalı bu çok yönlülüğe dayanarak kendi oluşumlarını oldukça önemli ve ihmal edilemez kavramlar üzerine oturttu. Bu kavramlar bilimi daha verimli, daha adil, daha uygulanabilir ve daha somut bir hale gelmiştir. Ülkemiz de ise modern etik çalışmaları Hilmi Ziya Ülkenle başlamış, Takiyettin Mengüşoğlu’yla birlikte etik farklı bir kavram kazanmıştır. Mengüşoğlu’nun çalışmalarından ilham alan Ioanna Kuçuradi’nin görüşleriyle cumhuriyet tarihimizden bugüne ki etik düşüncenin temelleri atılmıştır. Böylece dünyada ki etik ilkeleriyle birlikte Türkiye’deki etik kavramının da temeli oluşturulmuştur. Türkiye’de olduğu kadar dünyada da oldukça yeni olan etik ve bu olgunun uygulanışı geliştirilmeye ve üstünde tartışılmaya muhtaçtır. Nasıl ki mühendislik her an gelişen kendini yenileyen bir süreçse mühendislik te etikte hem kendi içinde hem de mühendisliğin gelişimiyle birlikte kendini yenilemeye muhtaçtır.
5 Ekim 1977 yılında Dünya Mühendisler Birliği mühendislik etiğinin kavramlarını açıklamıştır.
- Mühendisler, mühendislik mesleğinin doğruluğunu, onurunu ve değerini
- İnsanlığın refahının artması için kendi bilgi ve becerilerini kullanarak,
- Dürüst ve tarafsız olarak halka, kendi işverenlerine ve müşterilerine sadakatle hizmet ederek,
- Mühendislik mesleğinin yeteneğini ve saygınlığını artırmaya çabalayarak,
- Kendi disiplinlerinin mesleki ve teknik birliğini destekleyerek yüceltir ve geliştirirler.
Mühendislik Etiği İlkeleri
- Mühendisler, mesleki görevlerini yerine getirirken, toplumun güvenliğini, sağlığını ve refahını en önde tutacaklardır.
- Mühendisler, sadece kendi uzmanlık alanlarındaki hizmetleri vermelidirler.
- Mühendisler, yalnızca objektif ve gerçek resmi raporlar yayınlayacaklardır.
- Mühendisler, mesleki konularda, her işveren veya müşteri için güvenilir vekil olarak davranacaklar ve çıkar çatışmalarından kaçınacaklardır.
- Mühendisler, hizmetlerinin geçerliliği konusunda mesleki itibarlarını oluşturacak ve diğerleriyle haksız rekabete girmeyecektir.
- Mühendisler, mesleki doğruluğunu, onurunu ve değerini yüceltmek ve geliştirmek için çalışacaklardır.
- Mühendisler, mesleki gelişmelerini kendi kariyerleriyle devam ettirecekler ve kendi kontrolleri altındaki mühendislerin mesleki gelişimi için olanak sağlayacaklardır.
Öğretmenlik Etiği
Mesleki etik, bütün mesleki uğraşların iyi ve doğruya yönlendirilmesi konusunda ilkeler koyan, meslek üyelerinin kişisel arzularını ve belli bir çizginin dışına çıkmalarını önlemeye çalışan, mesleki idealleri geliştiren ve ilkesiz üyeleri meslekten dışlayan bir ilkeler dizgesidir (Durkheim, 1949, 13). Tüm mesleklerin üyelerinin davranışlarını çerçeve içine alan etik ilkeler oluşturularak, meslek üyelerinin bilgisizlikten ya da kişisel eğilimlerinden kaynaklanan etik dışı davranışlara yönelmeleri engellenmelidir. Öğretmenlik mesleğinde karşılaşılabilecek etik ihlallerden bazıları şunlar olabilir:
- Öğrencilerle uygun olmayan ilişkiler kurulması,
- Açıkça belirlenmiş okul kurallarının ve eğitim süreçlerine aykırı hareket edilmesi
- Öğretmenlik görevlerinde başarısız olmak (mesleğine karşı olumsuz tutum, öğretim görevini aksatma, sınıfta karışıklık yaratma, vb)
- Öğrencilere öğretim programında yer almayan politik konulardan bahsetmek, çatışmalı konularda aşırı görüşler ileri sürmek gibi, öğretim programı ile ilgisiz konularda kişisel görüşlerini dayatmaya çalışmak
- Öğrencilerin değerlendirmesinde adil ve dürüst olmayan, tarafsızlığı bozacak şekilde davranmak
- Öğrencilere duygusal ya da psikolojik tacizde bulunmak
- Öğrenci gizliliğini ihlal etmek, kişisel ve ailevi sırları açıklamak
- Hediye ve rüşvet almak
- Öğrencileri ve ailelerini kişisel işlerine alet etmek
Öğretmenlik Meslek Etiği İlkeleri
- Profesyonellik
- Hizmette sorumluluk
- Adalet
- Eşitlik
- Sağlıklı ve güvenli bir ortamın sağlanması
- Yolsuzluk yapmamak
- Dürüstlük- doğruluk ve güven
- Tarafsızlık
- Mesleki bağlılık ve sürekli gelişme
- Saygı
- Kaynakların etkili kullanımı
İş Yerinde Etik Ortam Sağlamak
Kurumlarda huzurlu ve verimli iş ortamını sağlamanın temel koşullarından biri etik ilkelere uygun davranmaktır. Bu yönde görev ilk önce yöneticilere düşmekle birlikte çalışanların da katkıda bulunması gerekmektedir.
Farklı Mesleklerde Etik İlkeler
Genel olarak iş hayatında etik ilkeler birbirine benzer özellik taşır. Ancak çeşitli meslek gruplarında farklılıklar hatta zıtlıklar olabilir. Bu durum çelişkili olmakla birlikte o işin yapısına uygundur. Örneğin; gıda sektöründe reklam, şirketler için önemli bir unsurken mali müşavirlik meslek dalında reklam yasaklanmıştır.
Bu etik ilkeler, günümüzde bazı meslek gruplarınca kurulan dernekler tarafından yazılı hale getirilmiştir. Örnek olarak hekimlik meslek etiği kuralları, yazılım mühendisliği meslek etiği kuralları verilebilir.
Bütünü belli mesleği ifade eden etik kurallar vardır. Birbirinden farklı ne kadar meslek varsa o kadar farklı etik ilkeler vardır. Mesleklerin özelliğine göre etik ilkelerde zıtlıklar olabilir. Ör; psikolojik danışman, hastanın sırlarını saklar. Hâkimler herhangi bir olayda soruşturma sürecinde herhangi bir bilgi vermezken yargılama sürecinde bilinenlerin açıklığa kavuşmasını sağlar.
Bir meslek görevi yerine getirmede yapılan herhangi bir hata, o meslek çevresinin dışında pek eleştirilmez. Çünkü herkes o mesleğin gerektirdiği sorumlulukların neler olduğunu tam olarak bilemeyebilir.
Meslek gruplarının hak ettiği saygınlığı elde etmeleri, kendi içlerinde yönetilmesi, denetlenmesi ve gerektiğinde cezai yaptırımlar uygulanması gerekmektedir. Çünkü meslekten uzaklaştırılan kişilerden dolayı diğer meslektaşlar itibar kazanacaklardır.
“Sosyal adalet” herkesin hakkının eşitlik ilkesine göre gözetilmesi, adaletin yaygınlaşması, olarak tanımlanabilir. Yani; herkese kabiliyetine uygun yükselme imkânlarının tanınması, insanlardaki doğuştan var olan yeteneklerin gelişmesine fırsat hazırlanması, herkesin ürettiği hizmet ve yaptığı görev karşılığında hak ettiği maddi ve manevi mükâfata kavuşturulması, sıkıntıların da nimetlerin de adalete uygun olarak dağıtılması demektir.
Sosyal adaletin yaygın olduğu toplumlarda insanlar dertte ve kıvançta ortak davranmanın gereğine inanırlar. Böyle toplumların sosyal refah düzeyi de yüksek olur. Çünkü bu sayede her birey, çabasının karşılığını görür, haksızlığa uğramaz; vazife, hak, mükâfat hususunda herkes yarınından emin olur. Sosyal adalet, toplumda demokratik hak ve hürriyetlerin herkese eşit ölçüde verileceği bir ortam hazırlar. Hiç kuşkusuz sosyal adaletin, bir milletin bütün fertlerinde, bir devletin bütün müesseselerinde yerleşmesi o ülke insanlarının çok dengeli ve mutlu bir hayat sürmelerine sebep olur.
Meslek birliği, üyeleri arasındaki birlik ve beraberliği sağlamak, aynı ilke ve değerler etrafında toplamak, meslek grubunu toplum içinde onurlu ve saygın bir konuma getirmek ve herkes için yararlı bir meslek ortamı sağlamaktır. Aynı meslek grubundaki kişiler bir araya gelerek çeşitli birlikler oluşturmuşlardır. Bunlar; tabip odaları, barolar birliği; ticaret odası, şoförler derneği, esnaf ve sanatkârlar derneği vb. gibi kurumsal, yasal iş birliği kuran kurumlardır.
Çalışanların Etik Profilleri
Çalışanların işletmeye karşı sorumluluğu her şeyden önce sadakat bilincine erişmiş olmasıyla başlar. İşletmenin hakları ile çalışanların hakları iç içedir. Bir tarafın hakkının göz ardı edilmesi zaman içinde karşı tarafın haklarına da olumsuz yansıyacaktır. İster özel girişim olsun, ister kamu kuruluşu olsun çalışanların azami düzeyde işletmenin tüm değerlerini kendi öz değerleri gibi koruyup sahiplenmesi önemlidir.
Hindistan başbakanı İndra Gandi’nin torununa verdiği şu öğüt dikkate değerdir. “İki türlü insan vardır. İş yapanlar ve yapılan işten kendilerine pay çıkaranlar. İş yapanlardan ol. Hem orda diğerlerinden daha az rekabet vardır.”
- asır filozoflarından Bacon ise “Bizi güçlü yapan yediklerimiz değil hazmettiklerimizdir. Bizi zengin yapan kazandıklarımız değil muhafaza ettiklerimizdir, bizi bilgili yapan okuduklarımız değil kafamıza yerleştirdiklerimizdir ve bizi sevimli yapan başkalarına verdiğimiz öğütler değil onları kendimizde uygulamamızdır” demiştir.
İş etiğinde incelenecek en önemli konulardan biri de bireysel etik davranışlardır. Bireylerin etik davranış biçimlerinin incelenmesi, iş etiğini belirlemede önemli bir faktördür. Bireylerin etik davranışlarını etkileyen diğer bir özellik de çalışanların özellikleridir. Genel olarak çalışanları üç davranış kalıbı içerisinde değerlendirebiliriz.
- Çıkarcı
- Görevci
- Ahlakçı
Çıkarcı davranış; etik ilkeleri yok sayan bir davranış biçimidir.
Görevci davranış; tamamıyla değerlere kurallara riayet etme anlayışını içermektedir. Ahlakçı davranış; kurum ve hizmet yararını ön planda tutan bir davranış biçimidir.
Etik Liderlik
Liderin sözlük anlamı, “Yönetimde gücü ve etkisi olan kimse, önder, şef, bir partinin veya bir kuruluşun en üst düzeyde yönetimiyle görevli kişi” olarak tanımlanabilir.
Liderlik; belirli şartlar altında belirli kişi ve grup amaçlarını gerçekleştirmek üzere organizasyonun diğer elemanlarını etkileme, motive etme ve yönlendirme süreci olarak tanımlanabilir.
Liderlik, belli bir durumda, belli bir alanda ve belli koşullar altında bir grup içindeki; insanlara örgütsel hedeflere ulaşmada yardımcı olacak deneyimleri aktarma ve uygulanan liderlik türünden hoşnut olmalarını sağlayarak grubu etkileme süreci olarak tarif edilebilir.
Yönetim sürecinde liderlik iki şekilde karşımıza çıkmaktadır.
- Resmi (formal) liderlik; yöneticinin bu göreve resmi atanmasıyla olur ve daha çok yönetici olarak adlandırılır.
- Gayri resmi (informal) liderlik; atanmak suretiyle değil sahip olduğu bazı özelliklerden dolayı güç sahibi olan kimse.
Yönetici ve liderin özellikleri şunlarıdır:
YÖNETİCİ | LİDER |
Yönetir | Yaratır, yenilik yapar |
Düzeni sürdürür | Farklılık yaratır |
Koruyucu | Geliştirici |
Bir kopyadır | Orijinaldır |
Sistem ve yapılara odaklaşır | İnsana odaklaşır |
Kontrole güvenir ve etkin kılar | İnsanlarda güven duygusunu geliştirir |
Kısa vadeli bakar | Uzun vadeli bakar |
Nasıl ve ne zaman sorularını sorar | Niçin sorularını sorar |
Mevcut durumu savunur | Statükoya meydan okur |
İşleri doğru yapmaya çalışır | Doğru işleri yapar |
Liderin taşıması gereken özellikler şunlardır:
- Ulaşmak istediği amaç ve hedefleri belirleyerek stratejileri oluşturmak
- Vizyon sahibi olmak
- Yaratıcı olmak
- Duyarlı olmak
- Dürüst ve güven verici olmak
- Çalışanları motive etmek, gelişmelerini sağlamak
- Sistemi bir bütün olarak görmek
- Takım çalışması yararına inanmak
- Kişiler arası etkin iletişim kurabilmek ve sürdürmek, eldeki verileri kullanarak bilgi ile yönetmek
Etik liderlik; belirli etik değerlere ve ilkelere ön planda sahip olan liderlik yaklaşımıdır. Etik liderliğin gösterilmesi için ortamın uygun olması ve lideri izleyenlerin de aynı değerleri ve ilkeleri benimsemesi gerekir.
- Lider, doğruluk ve hakkaniyet ilkelerini hayata geçirir.
- Lider astlarının sorunlarına duyarlı olur, farklı görüşlerin ifade edilmesine imkân tanır.
- Kurumsal başarı için; kimlik, katılım, hakkaniyet ve yetkinlik ilkelerini temel alır.
- Lider çalışanları motive eder.
- Çalışanların kimliğine değer veren bir çalışma kültürü oluşturarak sorunlara yaklaşır.
- Etik ve kurumsal bağlılığı birleştirerek şaşırtıcı sonuçlar meydana getirebilir.
- Çalışkanlığa, dürüstlüğe ve yüksek performansa değer verir.
- Bu değerleri ödüllendirecek şekilde kuruluşu düzenler.
- Etik ilke sınırları içinde, kurumun tüm potansiyelini harekete geçirir.
Liderlerin görevlerinden biri de kurumsal bir etik anlayışının oluşturulmasıdır. Bu kurumsal etik anlayışını hazırlarken; etik ilkeleri herkesin bir numaralı sorunu haline getirmelidir. Herkesi bu konuda sıkı çalışmaya özendirmelidir. Bu ilkelere aktif bir ilgi duymayı sağlamalıdır. Etik davranış sergileme ile performans arasındaki ilişkiye dikkat edilmelidir. Açık bir iletişim tarzı sergileyip davranış ve eylemleri ile örnek olmalıdır.
Etik liderin özelliklerini aşağıdaki gibi sıralayabiliriz.
- Söylediği gibi davranmak
- Tutarlı olmak
- Yol gösterici olmak
- Motive edici olmak
- Güven vermek
- Tarafsız ve geniş görüşlülük
- Yaşamsal bir rol oynamaktır.
İş Yerinde İş Etiğine Uygun Ortamda Çalışmak
Sanayileşme ile personel yönetimi önem kazanmıştır. Üretim faktörleri arasında en önemli ve en zor kontrol edilebilen emek faktörünün zaman içinde çeşitli gereksinimleri dikkate alınmıştır.
Türkiye’de işçi ve işveren ilişkilerini düzenleyen yasalar ile ilgili çalışmalar, Osmanlılar tarafından 19. yüzyılın ikinci yarısında başlamış fakat 1960 ve 1982 Anayasalarında yer almıştır. İşletmenin iç çevresi de denilen çıkar gruplarından çalışanları adil bir ücret politikası ile ücretlendirmek, insanlık standartlarını olumsuz bir şekilde etkilemeyecek teknolojinin kullanımı ile sağlıklı ve güvenli çalışma koşulları sağlamak, azami sayıda sakat ve eski hükümlü istihdamı, çalışanların moralini yükselten iş güvenliği sözleşmeleri toplumsal sorumluluğun yerine getirilmesinin bir boyutunu oluşturmaktadır. Aynı zamanda çalışma verimini artırmada güdüleyici bir rol oynayan sosyal etkinlikler de iş stresini azaltmada aynı düzeyde değerlendirilebilir.
Çalışanlara ödenen ücret tek başına hiçbir zaman yeterli değildir. “Maslow’un ortaya koyduğu gibi, bir negatif hijyen etkenidir. Eğer verilen ücret yetersiz ise, zamanla insanlar giderek hoşnut kalmayacaklardır. Sadece verilen ücreti artırmak (yeterli ücret düzeyinin üzerine çıkarmak) insanları işletme için daha çok çalışmaya yönlendirmeyecektir. Bireyleri teşvik için, onlara birey gibi davranıp ilgi gösterilmesi gerekmektedir. Ayrıca hem örgütsel etkinlik hem de, bireylerin mutlulukları için, kişisel özellik ve becerilerinin belirlenerek bireyin uygun işe yerleştirilmesi, kendini geliştirmesine yardımcı olunması da bir sosyal sorumluluk gereğidir.
Yöneticilerin, işletmede çalışan işçilerin çıkarlarını koruyabilmeleri için, sendika kurma, sendikal faaliyetlerde bulunma ve grev hakkına engel olma ve hatta bunun için uygun bir ortam yaratması çalışanlara karşı etik sorumluluğunun bir gereğidir.
Yöneticilerin, çalışanların iş performanslarını belirlemek ve kişiliği ölçen psikolojik testlerden yararlanarak haklarında bilgi sahibi olabilmek için teknolojinin nimetlerini kullanmaları doğal olduğu kadar, iş etiği açısından sorgulanması gereken başka bir konudur. Çalışanların monitörlerle izlenmeleri, e-maillerinin kontrolü hatta dini ya da siyasi görüşlerinin değerlendirilmesi, psikolojik açıdan bunalımlara neden olabilir. Çalışanların güvenli ve sağlıklı çalışma imkânlarından yoksun olması bir takım psikolojik, psikosomatik ve fiziksel rahatsızlıkları ortaya çıkarabilir.
İş yerlerinde etik değerlere uygun çalışma ortamını gerçekleştirmenin temel koşulları vardır. Bunların başlıcaları şunlardır:
- Etik ilkeleri belirlenip açıkça ilan edilmeli.
- Etik değerlere bağlı kalınmalı.
- Davranışlarla örnek olunmalı.
- Çalışanların bu konudaki eğitimi sağlanmalı.
- Çalışanların tüm yasal haklardan yararlanmaları sağlanmalı.
- İletişim olanakları desteklenmeli.
- Bir etik kurulu oluşturulmalı.
- Tutarlı olunmalı.
Sonuç
Saygınlık ve güven kazanmak, ait olduğumuz grubun ilke ve kurallarına uymamızla mümkün olur. İcra ettiğimiz meslekle ilgili belirlenmiş ilke ve kurallara uymak kurulan birlik ve düzenin devamı açısından çok önemlidir. Mesleki gereklilikleri yerine getirmek hem bizim kendimize olan güvenimizi kazanmamızı, hem de toplumun meslek mensuplarına karşı güveninin artmasını ve mesleğin yüceltilmesini sağlar. Meslek etiği ilkelerine uygun davranış gösteren meslek mensupları, verdikleri hizmetlerin doğruluğu ve kalitesi nedeniyle yaptıkları işle ilgili tarafların, meslektaşlarının, devletin ve toplumun güvenini ve saygısını kazanırlar.
Kaynakça
- Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi Y.2012, C.17, S.1, s.403-421
- Meslek Etiği, T.C. Milli Eğitim Bakanlığı, Mesleki Eğitimi Ve Öğretimi Güçlendirilmesi Projesi, Syf: 40-42 Ankara, 2006.
- BİRİNCİ, Görkem (2009), “Etik, İnsan Hakları ve Kamu Yönetimi” Kamu Etiği Sempozyum Bildirileri 1, TODAİE Yayını, Ankara, s. 149- 164.
- KILIÇ, Bülent; Rıfat Kamaşak (2009), “Bireysel ve Kültürel Faktörlerin Çalışanların İş Ahlakına İlişkin Tutumlarına Etkisi” Kamu Etiği Sempozyum Bildirileri II, TODAİE Yayını, Ankara, s. 713-719.
- BİRSEL, Melek (2007), “İnsan Kaynakları Uygulamalarında Etik Yaklaşımlar”, Edt: Suna Tevrüz, İş Hayatında Etik, Beta, İstanbul,s.151- 178.
- ÖZDEMİR, Murat (2008), “Kamu Yönetiminde Etik”, ZKÜ Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt 4, Sayı 7, 2008, s. 179-195. http://iibf.karaelmas. edu.tr/sbd/makaleler/1303-9245/200804007177193.Pdf.(23.05.2010).
- KILAVUZ, Raci (2003), Kamu Yönetiminde Etik, Seçkin, Ankara.
- GÖKÇE, Orhan; Erhan Örselli (2011), “Kamu Yönetiminde Etik ve Etik Dışı Davranış Algısı” , İş Ahlakı Dergisi, Cilt 1, Sayı 7, Mayıs, 2011, s. 45-66.
- ERYILMAZ, Bilal; Hale Biricikoğlu (2011), “Kamu Yönetiminde Hesap Verebilirlik ve Etik”, İş Ahlakı Dergisi, Cilt 1, Sayı 7, Mayıs, 2011, s. 19-45.
- STEINBERG, Sheldon S. David T. Austern (1995), Hükümet Ahlak Ve Yöneticiler, Çev: Turgay Ergun, TODAİE Yayını, Ankara.
- ÖZGENER, Şevki (2004), İş Ahlakının Temelleri, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara.
- DURKHEIM, Emile. (1949). Meslek Ahlakı. (Çeviren: Mehmet Karasan). Ankara: Milli
- ŞAHİN, Gökhan (2018), Bilişim Etiği ve Bilişim Güvenliği, 11.06.2020 tarihinde https://www.sahingokhan.com/bilisim-etigi-ve-bilgi-guvenligi-1/ adresinden alındı.
- ATEŞ, Mehmet Cem (2012), Mühendislik Etiğin İlkeleri, 11.06.2020 tarihinde https://www.elektrikport.com/teknik-kutuphane/muhendislik-etiginin-ilkeleri/4454#ad-image-0 adresinden alındı.
- Photo by Tim Gouw on Pexels
Bu eser Creative Commons Atıf-AynıLisanslaPaylaş 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Ben Ahmet Elgörmüş. Marmara Üniversite’sinde BÖTE bölümünde 4. sınıf öğrenciyim. “Öğren, öğret ve keyif al!” ilkesini amaçlayan bir yaşam sürüyorum. Araştırmayı, öğrenmeyi ve öğretmeyi seviyorum ve bunlar ile beraber fazlaca keyif alıyorum. Öğretirken kendi hatalarımın farkına varıp, bu hataları bir kenara atmak yerine iyileştirmeye çalışıyorum. “Soyut” ve “Somut” kavramlarından birini seçecek olsaydım, “Somut” kavramını seçerdim. Yapacağım işlerden keyif alabilmek için gözle görünür bir sonuca ihtiyacım var. Bu yüzden de programlama sektörüne de ilgi duymaya başladım. Şimdilik PHP, HTML, CSS, C# gibi dillerde amatör olsam da; ufak çaplı ve dinamik, program ve siteler yapabiliyorum. Kod öğrenmek, öğrendiklerimi geliştirmek ve yazdığım kodların çalışmasını izlemek bana oldukça keyif veriyor. Öncelikli olarak PHP ve WordPress alanlarında uzmanlaşmayı ve bunlar sayesinde diğer dillerin üzerinde de uzmanlaşmayı hedefliyorum.