MARMARA ÜNİVERSİTESİ ATATÜRK EĞİTİM FAKÜLTESİ
BİLGİSAYAR VE ÖĞRETİM TEKNOLOJİLERİ BÖLÜMÜ
2022-2023 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI BAHAR DÖNEMİ
BİLİŞİM ETİĞİ ve GÜVENLİK DERSİ
“Makale İnceleme ve Değerlendirme Raporu”
Hazırlayan: Aishat Shyntemir 100221922
İçindekiler
MAKALE KÜNYESİ (APA STANDARDI). 3
GİRİŞ. 3
YÖNTEM… 4
EVREN ÖRNEKLEM / ÇALIŞMA GRUBU.. 4
VERİLER ve TOPLANMASI / UYGULAMA SÜRECİ 5
İNCELEME SONUÇLARI VE ÖNERİLER. 8
MAKALE ADI
Yapay Zekanın Etik Gerçekliği
YAZAR(LAR)
Gizem ÖZTÜRK DİLEK
Yıl: 2019/12/30
MAKALE KÜNYESİ (APA STANDARDI)
Öztürk Dilek, G. (2019). YAPAY ZEKANIN ETİK GERÇEKLİĞİ . Ankara Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi , 2 (4) , 47-59 . Retrieved from https://dergipark.org.tr/tr/pub/usdad/issue/51335/642184
MAKALE ERİŞİM ADRESİ
https://dergipark.org.tr/tr/pub/usdad/issue/51335/642184
GİRİŞ
- Etik, insan davranışlarına ilişkin eylemlerin doğru-yanlış, iyi-kötü olmasına dair değerlerle uğraşmasının yanında bireyin hayatını şekillendiren somut bir ahlaki hayatı ele alıp tartışan değerlerle, bu olguya yönelen ve eylemin teorik yapısı üzerinde duran bir disiplindir.
- İnsan hayatında rehber olma özelliğine sahip olan etik; temelde ne yapmak, nasıl davranmak, neyin peşine düşmek gerektiği gibi ahlaki problemleri irdeler. İrdelediği problemlere yönelik olarak birtakım değerler öne sürmekle kalmayıp değerleri yeni baştan tanımlar ve ilkelerle tutarlı bir şekilde temellendirmeye çalışır.
- Günümüzde etik teorik etik ve uygulamalı etik olarak ikiye ayrılmaktadır. Uygulamalı etik, daha çok teknoloji ile ortaya çıkan problemlere karşı güncel etik yaklaşımlarıyla çözüm bulunabileceği düşüncesiyle ortaya çıkmıştır.
- Özellikle teknolojinin ve bilimin gelişmesi insan yaşamında kolaylıklar sağlamış olsa da bir yandan da teknolojinin ilerlemesi geleceğe dair kaygıları da beraberinde getirir Bu yaklaşımlardan biri sınıf öğretmenlerinin süreye bağlı olarak okuma çalışmaları yaptırmaları gelmektedir.
- Bu anlamda uygulamalı etiğin, yapay zekânın geleceğine dair problemlere yönelik olarak özellikle etik sorunlara yol açması beklenen konulara karşın yön çizmesi beklenmektedir.
ARAŞTIRMANIN AMACI
- Uygulamalı etik, yapay zekânın geleceğine dair olarak etik eylemin temelini oluşturması açısından; “Yapay zekâ sorumluluk sahibi olabilir mi, etik bir yapay zekâ mümkün mü, seçim yapma gücüne sahip olabilir mi?” gibi sorulara yönelik olarak bakış açısı oluştururmak.
YÖNTEM
ARAŞTIRMA MODELİ
Yapay zekâ insan gibi hatalarını fark ederek bir sonraki durumda hatalarını tekrarlamamasına karşın tepkisel özellik bakımından ayrılmaktadır. Yapay zekânın tepkileri, her durumda aynı davranışı sergileyen sisteme sahiptir. Yapay zekâ sisteminin bu yönde tasarlanmış olması hem zamansal olarak hem de meslekler açısından kolaylık sağlaması açısından ayrı bir öneme sahiptir. Aynı zamanda mesleklerde tamamen yapay zekânın yer edinmesi, sisteminden dolayı insan gibi olaylar karşısında duygularına yenik düşmemesi, olaylara daha objektif yaklaşması, sistemli bir şekilde ilerleme ve bilgileri belgelendirme yapabilmesi açısından tercih edilebilirliği daha yüksek görülmektedir. Bu noktada yapay zekâ temelde insan zihninden hareketle yaşamda başarı ve daha düzenli bir hayat sunması şimdisi ve geleceği ile her alanda insan hayatında olacağı kaçınılmaz bir gerçektir. Ancak teknolojideki hızlı yükseliş ile birlikte yapay zekânın donanımsal bileşenlerinde küçülme, yeterlilikte artma, asistan ve robotlarda gelişme gibi üst düzey gelişimlerin; gelecekte insan türüne sıkıntı yaratıp yaratmayacağı, insan denetimine aykırı ve kendi sisteminden bağımsız olarak hareket edip etmeyeceği yönünde tartışmalara neden olmaktadır.
EVREN ÖRNEKLEM / ÇALIŞMA GRUBU
Yapay zekânın üst düzey zekâya ulaşmasını sağlayan insan, kendi eli ile kendisinden daha üretken ve zeki bir varlık inşa etmiş olacaktır. Böylelikle insanın onu üretmek için harcadığı süreden daha kısa sürede kendisinden daha iyi başka bir yapay zekâ geliştirdikten sonra bu ikinci yapay zekâ da daha kısa sürede üçüncü daha iyi yapıya sahip yapay zekâyı geliştirecektir. Bu durum da insanın anlamasının mümkün olmayacağı derecede üstün bir zekâyı ortaya çıkaracaktır. Bu zekâ patlaması kimi düşünürlere göre “teknolojik tekilliğe” yani dünyanın düzeninde öngörülemeyecek ve kontrol edilemeyecek şekilde büyük değişimlerin olmasına neden olacaktır.
VERİ TOPLAMA ARACI
İnsanın hayatına kolaylık sağlaması açısından önemli bir yere sahip olan yapay zekânın, ahlaki bir temele dayalı muhakeme mekanizmasına sahip olması gerektiğine dair tartışmalar uzun süredir gündemde yer almaktadır. Bu tartışmada bazı düşünürlere göre yapay zekâda etik kodun gerekli olmadığını ve etik kavramının kodlanabilir bir şey olmadığını savunmaktadır. Bu düşünceye karşı düşüncede ise makine etiğinin gerekli olduğunun ve robotların ahlaksal çözümlemelerle değerlendirmeleri iyi ve tutarlı bir şekilde uygulayabileceğini savunulmaktadır . J. Storrs Hall’e göre daha hızlı, yükseğe zıplayan makineler üretildiği gibi etik bir makine de yapılabilir. Ancak makineye bilinç verilmemesi gerektiğini, ahlaki yönden insanı aşan makineler yaratılırsa entelektüel boyutta iyi bir dünya yaratılmış olacağını savunmaktadır.
VERİLER ve TOPLANMASI / UYGULAMA SÜRECİ
Dünyada ticarileşmenin ve şirketleşmenin artması yapay zekâ çalışmalarının da şirketleşen bir yapı içine dâhil olmasına neden olmuştur. Şirketleşerek artan yapay zekâ uygulamaları gelecekte ahlak, hukuk ve toplumsal değişimi meydana getireceği konusunda endişelere yol açmaktadır. Yapay zekâ endüstrisinin hızlı bir şekilde büyümesi ve insanlardan daha fazla bilgi ve iş gücüne sahip olmasının ahlaki değişikliğe yol açacağı düşünülmektedir. Bu düşüncelerden dolayı yapay zekânın sorumluluk, irade, ahlaki eylemde bulunamaması ve insan tarafından üretiminin artması etik çalışmaların varlığını da zorunlu kılmaktadır. Bu anlamda yapay zekânın etik değerlerinin nasıl modelleneceği ile ilgili görüşler günümüzde tartışması süren bir konudur. Yapılan tartışmalarla birlikte etik olanın bir yapay zekâ için nasıl anlamlandırılacağı da soru işaretlerine yol açmaktadır. Bundan dolayı yapay zekânın etik gerçekliğine dair olarak “makinenin yaptığı hatalarda etik sorumluluk makineye mi yoksa bir insana mı ait olacaktır?” sorulması gereken ilk sorulardandır. Sorudan yola çıkarak, her iki durum düşünüldüğünde yeni bir etik sorun ortaya çıkmaktadır.
VERİLERİN ANALİZİ
Yapay zekânın gelecekte problem oluşturmasından endişe duyulmasına karşı aslında insanın insanı ezmesi için eşi görülmemiş bir araç olarak kullanma riski daha gerçekçi olmaktadır. Çünkü yapay zekâyı yaratan ve sistemini kuran bir insan olduğu için onu hangi yönde programlayacağı da yine insana ait olacaktır. Bundan dolayı yapay zekânın etik bir unsur olarak değerlendirilmesini ve evrensel etik kurallarını zorunlu kılmaktadır. Çünkü yapay zekânın sistemini kötü yönde kullanmak etik kadar ahlaka aykırı bir duruma da neden olacaktır.
BULGULAR ve TARTIŞMA
BULGULAR
Gün geçtikçe yapay zekâya kendi özerk kararlarını verme yetkisi verilmektedir. Örneğin, sürücüsüz kendisini süren otomobiller, borsada insandan daha hızlı alım/satım yapan otomatik sistemler şimdiden hayata geçirilmiştir. Bu sürecin giderek hızlanması ve bu sistemlerin tasarımcılarının bile tahmin edemediği durumlarda doğru davranmalarını sağlayacak etik anlayışın programlanmasını gerektirmektedir. Bu gereklilik ilk defa robotik bilimci Asimov tarafından fark edilerek ele alınmıştır:
- Bir robot, bir insana zarar veremez ya da hareketsiz kalarak bir insanın zarar görmesine neden olamaz.
- Bir robot, insanların verdikleri emirlere uymak zorundadır. Ancak bu emirler Birinci Yasayla çeliştiği zaman durum değişir.
- Bir robot, Birinci ve İkinci yasalarla çelişmediği sürece varlığını korumak zorundadır (Asimov).
Asimov’un koymuş olduğu kurallar yapay zekânın kötüye kullanımına ve sistem dışında hareketlerini engelleyici olması bakımından önemli içeriğe sahiptir. Asimov’un robot etiğine yönelik olarak koymuş olduğu ilkelerden sonra 1947 yılında Jack Williamson daha basit ilkeler ortaya koymuştur. Koymuş olduğu ilkelerde, robotların insanlara hizmet ve itaat edeceğine ve insanları zarar görmekten koruyacağını içermektedir. Süreye bağlı olarak sesli okuma yapan öğrenciler, süreye bağlı sesli okuma yapmayan öğrencilere göre daha çok hata yapmaktadır.
Teknolojik tekillik, Kurzweil’e göre insanı en iyi özelliğine ve bilgi yönünden üst seviyelere çıktığı bir dönemin oluşmasına yardımcı olacaktır. Genetik, nano teknoloji ve robotik alanındaki ilerlemenin evrim niteliğinde olacağını savunmakla birlikte bunun dışında bazı iddialarda da bulunur:
- Nanoteknoloji alanındaki gelişmeler sonucunda fiziksel gerçekliğin moleküler boyutta manipüle edilebileceği bir dünyada yaşamaya başlanacak
- Yaşlanma son bulacak
- Nanoteknoloji ve biyoteknolojinin iş birliği ile hücre çekirdeği düzeyinde kanser de dâhil bütün hastalıkların önüne geçilecek
- Biyolojik nöronlarımızla doğrudan iletişime geçen nanobotlar sayesinde sanal gerçeklik doğrudan sinir sistemi üzerinden yaratılabilecek
- Nanobotlar sayesinde insan beyninin kapasitesi görülmemiş ölçüde artacak ve bir noktadan sonra biyolojik olmayan zekâ biyolojik kısmını aşacak; bir anlamda insan beyni adım adım ağa yüklenmiş ve diğer yüklü beyinlerle bağlantı kurulup öğrenme sürecinde köklü değişiklik yapılabilecek
- Nanobotlar endüstriyel çağın getirdiği birçok sorunu tersine çevirip, temiz enerji teknolojilerini mümkün kılabilecek
- Kendi kendini çoğalabilen nanobotlar evrenin keşfinde kullanılabilecek
- Biyoteknoloji dünyadaki açlık sorununun kökünden çözülecek
- Genetik manipülasyonlar sayesinde yemek bir ihtiyaç değil zevk haline gelecek
- Sindirim, dolaşım vb. temel sistemlerimiz baştan tasarlanacak ve bu sayede insan vücudu şu anki hallerinden olan sürüm 1’den nanoteknoloji ve Biyoteknoloji sayesinde yeni baştan, daha verimli ve işlevsel şekilde düzenlenecekleri sürüm 2’ye geçecekler
- Gelecekteki yapay zekâ duygusal zekâya sahip olacak ve bu yapay zekâ istediğinde nanobotlardan oluşan ve şekil değiştirebilen bir vücuda sahip olabilecekler
- Sanal gerçeklik avantajlar, gerçek dünyadaki deneyimlere tercih edilir hale gelecek (Kurweil’den akt. Ersoy, 2018).
Kurzweil, teknolojik ilerlemelerin son buluşu olacak olan süper yapay zekânın, güçlü yapay zekâ olarak yenidünya düzeninde görülecek en önemli değişim olacağını, insanın da insan kalmaya ve insan medeniyetini temsil etmeye devam edeceğini savunur. Tüm bu teknolojik tekilliğe karşı pozitif yönde bakmasının yanında bu gelişmelerin yol açacağı problemlerin ve getireceği tehlikelerin de olacağını kabul etmektedir. Ancak bu problemlerin ve tehlikelerin olması bu gelişimden vazgeçileceği anlamına da gelmediğini bunun için güvenlik önlemlerinin geliştirilmesi gerektiğine vurgu yapar. Teknolojide oluşabilecek problemlerde sınırların belirlenip güvenlik önlemlerinin alınması adına Foresight Enstitüsü tarafından nanoteknoloji alanında ilan edilen etik ilkelere örnek verir. Bu enstitü kontrol dışı nanobot çoğaltımına karşı erişimin sınırlandırılmasına karşı çalışmalarda bulunarak teknolojik savunma sistemini oluşturulmaktadır.
TARTIŞMA VE SONUÇ
Günümüzün etik problemlerini ele alan uygulamalı etikten yola çıkılarak özellikle; “Etik bir yapay zekâ mümkün müdür?” “Yapay zekâ seçme yetisine sahip midir?” “Etik bir yapay zekâda sorumluluk yine bir yapay zekâda mı yoksa onu üretende midir?” gibi sorular üzerinden etik gerçeklikler gözler önüne sermektedir. Tüm bu sorularla beraber yapay zekâlı robotları etik ve hukuki bir varlık olarak kabul edildiğinde etik tartışmaların daha da arttığı görülmektedir. Bu durumun sebebi ise yapay zekâlı robotların öğrenir hale gelerek, bilinçli olarak yaptığı hareketlerden de sorumlu tutulması; yani hukuk ve etik olarak insan gibi özne kabul edilmesi sonucuna gidilmesidir.
Etik bir yapay zekânın üretiminin mümkün olması durumunda yapay zekâya kaza eseri verilip ikinci dereceden nesneler olarak görülmesi ve onlara acı verilmesi ya da gereksiz yere ölümlü olarak yaratılması etiğe aykırı bir başka sonucu oluşturmaktadır. Yapay zekânın etik inşasının yapılmasının kendi başına etik olmaması aynı zamanda iki seçenek arasında kalan ve seçim yapma özelliğine sahip yapay zekânın inşa edilmesi insanın kendi etik sorumluluğunun bir ihlalini de ortaya çıkaracaktır. Buradan hareketle etik bir yapay zekânın tasarlanmasında öncelik olarak etik robotu inşa etme ve bundan kaçınma seçeneklerinden hangisinin daha etik olacağına karar verilmesi gerekmektedir. Bu durumda yapay zekânın etik bir özne gibi inşasının etik olarak uygun olması durumunda çalışmaların yapılabilirliği üzerinde durulmaktadır. Yapay zekânın amacının insanlara ve diğer varlıklara bilmeden de olsa zarar vermelerini engelleyebilecek yetiye sahip olması şeklinde gerekçelendirmek mümkündür. Yapay zekânın etik bir yapıya sahip olmasının gerekçeleri ve inşası da etik olacağı sonucuna varılsa da etik bir varlığın inşasında bunun nasıl sağlanacağı hala araştırılan ve üzerine tartışılan bir konudur
SONUÇ VE ÖNERİLER
Yapay zekânın gelecekte dünyaya yayılarak insanın ölümsüzlüğü bulacağına ve yaşamın mükemmel yapıya ulaşacağına dair söylemler aynı zamanda bir düzensizliğe neden olacaktır. Bu düşünce özellikle antropolitik ve kozmik soruna bağlı olarak da etik, teolojik, metafizik, sosyal, hukuki ve kültürel sorunları da art arda getirerek insanın yaşamı ve dünyadaki düzenin tehlikeli bir boyut almasına neden olabilecek bir hareketliliktir. Aynı zamanda yenidünya algısıyla süper zekâların çoğalması, insanın yaşamındaki tüm olumsuzlukların giderilmesi, yaşlanmanın durdurulup ölümsüzlüğün keşfedilmesi Tanrı inancının yok olması ile birlikte insanın tanrılaşmasına neden olması kaçınılmaz bir gerçektir. Bu dünya tasarısı şimdinin dünyasından farklı olarak mekanik, kimyasal ve teknolojik uygulamalarla dönüşmüş hayat ve insanın ne durumda olacağı belirsizdir. Bu belirsizlikler etrafında insanın doğru bildiklerinin sarsılması ve değişmesinin yanında homosibernetikler, otonomlar ve katil savaş robotlarının hâkim olacağı bir dünya ile de karşı karşıya kalınabilir. Bu durumun hem dünya hem insan üzerinde etkili olmaya devam etmesi sosyal, siyasi, hukuki, kültürel ve ahlaki sorunların oluşmasına da neden olacaktır. İleri teknolojinin problem oluşturacak niteliklere gelmemesi için kontrollü yapay zekâ gelişiminin etik ilkeler doğrultusunda düzenlenmesi hayati bir önem taşımaktadır. Sonuç olarak yapay zekânın etik bir unsur olarak değerlendirilmesini ve evrensel etik kurallarını zorunlu tutacak ilkeler oluşturulması gerektiği savunulmaktadır. Bu savunulan görüşlerden yola çıkarak oluşturulan etik gerçekliğe dair düşünceler göz önünde bulundurularak, dünyanın insanlar ve canlılar için daha yaşanılası bir yer olmasını sağlaması açısından birer hareketlilik olması temenni edilmektedir.
MAKALE İNCELEME SONUÇLARI VE ÖNERİLER
Yapay zekânın etik gerçekliğine dair “makinelerin yaptığı hatalarda etik sorumluluk makinede mi yoksa insanda mı olacak?” sorudan çıkan sonuca göre; sorumluluk bir yapay zekâya yüklenirse insanlar yapay zekâya istediği her şeyi yaptırmada kullanacağından insan kendi etik sorumluluğunu üstlenmeyip aynı zamanda yükümlülüklerin de ortadan kalkmasına neden olacaktır. Bu soru aynı zamanda yapay zekânın bu şekilde inşa edilmesinin etik olup olmadığı şeklinde başka bir sorunu da oluşturmaktadır. İnsan kendisinin neden olduğu durumların sorumluluğunu üstlenmeyip yapay zekâya yüklemesi de başlı başına etik dışı bir eyleme neden olacaktır. Tüm buradan çıkan sonuca göre yapay zekânın gelecekte problem oluşturmasından endişe duyulmasına karşı aslında insanın insanı ezmesi için eşi görülmemiş bir araç olarak kullanma riski daha gerçekçi olmaktadır. Çünkü yapay zekâyı yaratan ve sistemini kuran bir insan olduğu için onu hangi yönde programlayacağı da yine insana ait olacaktır. Bundan dolayı yapay zekânın etik bir unsur olarak değerlendirilmesi ve evrensel etik kurallarının oluşturulmasını zorunlu kılmaktadır.
Bu eser Creative Commons Atıf-AynıLisanslaPaylaş 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Marmara Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi’nden 1991 yılında mezun olduktan sonra Uşak Endüstri Meslek Lisesi’nde Teknik öğretmen olarak göreve başladı. 1993 Yılında Marmara Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi Eğitim Bölümünde araştırma görevlisi olarak akademik çalışmalara başladı. 1998 yılında M.Ü. Teknoloji Eğitimi Yüksek Lisansı, 1999 yılında İ.Ü. İşletme Davranış Bilimleri Yüksek lisans tezlerini vererek başarıyla mezun oldu. 2001 yılından itibaren Marmara Üniversitesi Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri bölümünde öğretim görevlisi olarak çalışmaya devam etmektedir. Yürüttüğü dersler arasında temel bilgisayar eğitimi, bilgisayar donanımı, bilgisayar ağları ve haberleşme, işletim sistemleri, web tabanlı programlama, açık kaynak kodlu yazılımlar, uzaktan eğitim, içerik geliştirme, eğitim yönetim sistemleri dersleri yer almaktadır. 2011-2016 yılları arası Atatürk Eğitim Fakültesi ve birimleri internet sayfaları, 2013-2015 yılları arasında Marmara üniversitesi internet sayfaları ve akademik idari birimler web sayfaları koordinatörü olarak görev yapmıştır. Çok sayıda seminer ve konferansta bildiri sunmuş, konuşmacı olarak katkı sağlamış, düzenleme ve yürütme kurullarında görevler almıştır. Akademik dergi, kongre, sempozyum, kurumsal ve kişisel web sayfaları hazırlayarak yayınlamıştır. ISO 27001 Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemi Baş Denetçi Sertifikası sahibidir.