İÇİNDEKİLER

GİRİŞ

Mahremiyet

Teknolojik Gelişmelerin Mahremiyet Üzerindeki Etkileri

İnternet’te Mahremiyet

Facebook ve Mahremiyet

Mahremiyeti Koruma

Sosyal Medyada Mahremiyetin Korunması İçin Alınan Önlemler

SONUÇ

KAYNAKÇA

GİRİŞ

Günümüzde özellikle sosyal medya uygulamaları ve bu uygulamaların kullanılabildiği mobil cihazların toplum içinde yaygınlaşması ile birlikte herkes her yerde bir şeyler paylaşabilmektedir. Yaşamımıza giren bu teknolojik gelişmeler aynı zamanda beraberinde etik ve sosyal sorunların da ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bu sorunların en önemli konularından birisi de mahremiyettir. Sosyal ağ sitelerindeki paylaşımlar kullanıcıların kişisel mahremiyetini tehdit edebilmekte ve telafisi zor sonuçlara neden olabilmektedir.

Mahremiyet

Mahremiyet; “Bireylerin, devletin ve diğer kişilerin müdahalesinden muaf olarak hareket edebileceği, yaşamsal faaliyetlerini sürdürebileceği bir alanın ve kişilik haklarına bağlı olan tüm unsurların bütününe verilen addır.” Bu tanımdan hareketle mahremiyetin, kişilik haklarını, iletişim özgürlüğünü ve özel hayata saygıyı içine alan geniş bir kavram olduğunu söyleyebiliriz. (Beceni, 2004)

Mahremiyetin bir insan hakkı olduğu, genel kabul görmüş bir anlayıştır. İnsanlar kendileri hakkındaki bilgilerin adil bir şekilde işleneceği ve muamele göreceğinden emin olmalıdır. (Tataroğlu, 2013)

Mahremiyet kavramı üç özelliğe sahiptir. Bunlar mekânsal mahremiyet, kişi mahremiyeti ve bilgi mahremiyetidirler. Birincisi, kişiyi çevreleyen yakın fiziksel alanı korumayı, ikincisi kişiyi haksız müdahalelere karşı korumayı, üçüncüsü kişisel verilerin toplanma, saklanma, işlenme ve dağıtımının nasıl yapılacağını veya yapılmayacağını kontrol etmeyi gerektirir. (Fischer-Hubner, 2000)

Mahremiyet olgusu incelendiğinde, bu kavramın neredeyse insanlık tarihi kadar eski olduğu görülmekte olup mahremiyetin alanı, kültürden kültüre ve aynı toplum içerisinde zamandan zamana değişiklik göstermektedir (Korkmaz, 2013). Bu durum, mahremiyet kavramının tanımlanmasını ve sınırlarının belirlenmesini zorlaştırmaktadır (Korkmaz, 2013).

Teknolojik Gelişmelerin Mahremiyet Üzerindeki Etkileri

“Evden çıkıp işine giden herhangi bir metropol sahibinin ortalama kaç bin kamera tarafından izlendiğine dair rakamlar sürekli artıyor. Market koridorlarında dolaşırken hangi raf yüksekliğine yerleştirilmiş ürünlerin dikkatimizi çektiğine ilişkin kayıtlar, dünyanın öbür ucundaki şirketlere satılıyor. (…) Bilişim suçları hakkındaki kitaplar, yazımından yayınlanmasına kadar geçen zaman içinde demode oluyorken, sosyal medya hesaplarımızda mahfuz olduğunu zannettiğimiz bilgiler başkasının eline geçmesin diye naif tedbirler alıyoruz. (…) Offline hayatını ağyarın gözlerinin hemen 29 önünde yaşamaya alışkın site insanları, otobüslerde, AVM’lerde kimseyle göz göze gelmeden, ama herkesin göreceği şekilde yemek yiyen, eşiyle tartışan, iç çamaşırı satın alanlar, online hayatlarında mahrem bir hayatın peşindeler” (Kaya, 2016, s. 34).

Yeni iletişim teknolojilerinin en önemli özelliklerinden birisi, mekân ve zaman sınırlılıklarından bağımsız olmasıdır. Özellikle bilgisayar ve internetin yaygınlaşması ile birlikte birey, hareketli (mobil) bir kimliğe bürünmüştür. Bir akıllı cihaza sahip olan herkes, tabir yerindeyse her zaman her yerde bulunabilmektedir. Poster’a göre internet sadece yeni bir iletişim teknolojisi değil, aynı zamanda toplumsal bir mekândır ve bu mekânda yeni iletişim ve sosyalleşme biçimleri ortaya çıkmaktadır. Görüntü, ses, yazı gibi tüm analog içeriğin dijital ortamda yeniden üretimi ile genişleyen bu yeni toplumsal mekân, aynı zamanda yeni bir kültürü de doğurmuştur (Karagülle, 2015, s. 72).

Bu kültür, bir yönüyle hiçbir şeyin ve hiç kimsenin gizli kalma hakkına sahip olmadığı, her şeyin görünür olmak zorunda olduğu bir kültürdür. Her şeyin kayıt altına alındığı ve kitle iletişim araçlarında anında yayınlanabildiği günümüzde, neyin mahrem ve neyin kamusal olduğu konusu da belirsizlik kazanmaktadır. Eskiden açığa vurulmayan her şey gizli kabul edilirken, günümüzde gizlemek için özellikle çaba harcanmayan her şey kamusal olarak tanımlanabilmektedir. Alan yazında mahremiyet hâlâ benliğin inşası ve bireysel özgürlüğün korunması açısından önemli bulunsa da, yaşanan teknolojik ve toplumsal gelişmelerin bir sonucu olarak mahremiyet, korunması ve muhafaza edilmesi gereken bir değer olarak değil, şöhret ve bilinirlik karşısında kolayca verilebilecek bir bedel olarak görülebilmektedir. Bunun somut kanıtı, eskiden istihbaratçıların büyük emekler vererek elde edebildikleri bilgilerin, bugün bireyin sosyal medya hesabında, hem de kendisi tarafından kolaylıkla paylaşılabiliyor olmasıdır. (Şişman, 2016b, s. 20-21)

İnternet’te Mahremiyet

Kullanımının dünya genelinde yaygınlaşması ve bilgisayarlardan, cep telefonu gibi taşınabilir cihazlara kadar erişimin kolaylaşması sonucu İnternet, eğitimden eğlenceye, sağlıktan turizme, iletişimden iş hayatına günlük yaşantımızın önemli bir parçası haline gelmiştir. Toplumsal dinamikler, iş modelleri ve kişisel ilişkiler, İnternet başta olmak üzere yeni iletişim ortamlarının çevresinde toplanmaya başlamıştır (Dilmen & Öğüt, 2010).

Günümüz modern yaşantısının vazgeçilmez bir parçası haline gelen İnternet, kişisel mahremiyetin korunmasının oldukça zor olduğu bir ortam sunmaktadır. İnternet’te bulunan bir belgeye kolaylıkla erişilebilir, iletilebilir, üzerinde değişiklik yapılabilir olması, İnternet kullanıcıları için mahremiyeti açık bir sorun haline getirmiştir (Saeri ve diğerleri, 2014).

Modern bilgisayar teknolojileri ile geçmişten oldukça farklı ölçekte ve farklı bir biçimde detaylı kişisel bilgilerin kullanılması, kaydedilmesi, korunması, düzenlenmesi ve tekrar oluşturulması olanaklı hale gelmiştir (Sparck-Jones, 2003).

İnternet’te mahremiyet ihlalleri insanların önemli sosyal, finansal ve psikolojik zarar görmelerine neden olabilmektedir. İnternet’te insanları zor duruma düşürebilecek fotoğraflar veya mahrem olan kişisel görüşmeler, başkalarına yayılabilir veya kimlik bilgileri dolandırıcılık için çalınabilir (Saeri ve diğerleri, 2014).

Bir kişi sosyal ağ profilinde yüzlerce kişi ile arkadaş olarak, binlerce kişi ile de sosyal ağ bağlantıları ile bağlantılı olabilir ve bu bağlantılı kişilerin çoğu gerçek hayatta arkadaş değil belki tamamen yabancı olabilmesine rağmen, kişisel ve çoğu zaman hassas bilgiler hiç çekinmeden herkese sunulabilmektedir (Gross & Acquisti, 2005).

Facebook ve Mahremiyet

Facebook, insanların İnternet’te kendileri hakkında fotoğraf, kişisel bilgi ve haberleri paylaşabileceği, çeşitli derecelerde başkaları tarafından da erişilebilen bir alan sunan popüler bir sosyal ağ sitesi olup, bir üyenin profilindeki kayıtlı arkadaşlarıyla (Facebook’ta binlerce olabilir) paylaştığı bir bilgi veya resim onların ilişkide olduğu üyelerle de paylaşabilmekte ve sonuçta bir üyenin bilgisi, paylaşımı kısa bir süre içerisinde binlerce belki milyonlarca kişiye ulaşabilmektedir (Saeri ve diğerleri, 2014).

Paylaşılan bir fotoğrafın alakalı olmayan kişilerce de paylaşılabilmesi kişisel ilişkilerde sorunlara sebep olabilmektedir. Ayrıca, Facebook’ta bir üyenin paylaştığı bilgi veya resim, arkadaş grubu için uygun olabilirken başkaları için (örneğin işveren) uygun olmayabilmektedir. Bu ortamda paylaşılanlar artık üyenin kontrolünden çıkmaktadır (Raynes-Goldie, 2010).

Bu durumların sonuçları, mahremiyet ve gizlilik algısının araştırılmasını gerekli kılmıştır.

Gross ve Acquisti (2005) Amerika’da Facebook kullanan 4.540 üniversite öğrencisinin profilleri üzerinde yapmış olduğu çalışma sonucu öğrencilerin hiç çekinmeden birçok kişisel bilgi paylaştığını ve mahremiyet tercihlerinin sınırlandırılmasının nadiren kullanıldığını saptamıştır. Fogel ve Nehmad (2009) sosyal ağ sitelerinde profilleri olan öğrencilerin olmayanlara göre riske girme tutumlarının daha fazla olduğunu ve bayanlarda genel mahremiyet kaygısının erkeklerden daha fazla olduğunu saptamıştır.

Saeri ve diğerleri (2014) tarafından Facebook kullanan öğrencilerle yapılan çalışmada, araştırmaya katılanların büyük bir risk algıladığı zaman, İnternet’te mahremiyetlerini korumak için daha pozitif bir niyet ortaya koyduklarını ve ayrıca bayanların diğer Facebook kullanıcılarına erkeklerden daha az güvendiğini saptamışlardır.

Yapılan bu çalışmalarda, Facebook kullanan üniversite öğrencilerinin mahremiyet kaygılarının, Facebook kullanmayan üniversite öğrencilerine göre daha düşük olduğu bulunmuştur. Facebook, kişilerin kendini dışa vurabileceği; fotoğraf, bilgi, video yayınları, resim gibi birçok paylaşıma olanak sağlamaktadır. Özellikle mobil cihazların yaygınlaşması ile kişiler her yerde ve her zaman paylaşıma geçebilmektedir. Oz (2014) yaptığı çalışmada, Facebook ile mahremiyetle ilgili farkındalık azaldığında kişilerin sosyal medyada kendilerinden daha fazla bilgiyi İnternet’e koyduğunu göstermiştir (Oz, 2014).

De Wolf, Willaert & Pierson (2014), Facebook kullanıcılarının mahremiyetle ilgili farkındalıkları artınca, kendileriyle ilgili bilgilerini kısıtladıklarını belirtmişlerdir. Mahremiyet açısından burada üzerinde durulması gereken bir husus bulunmaktadır. Spark-Jones (2003)’e göre, İnternet’e koyulan bilgi sonsuza kadar İnternet’te kalabilir ve bunun yayılması kişinin bilgisi dışında gerçekleşebilir (Sparck-Jones, 2003).

Bu nedenle, İnternet ve sosyal ağ sitesi kullanıcılarının kendileriyle ilgili hangi bilgileri ve bunların ne kadarını İnternet ortamında paylaşabileceğini bilmesi önemlidir. Yapılan araştırmada da, İnternet kullanımında mahremiyet kaygısı değerlendirmesinde, Facebook kullanmayanlar en çok “İnternette verdiğim bilgilerin kötüye kullanılabileceğinden (istismar edilebileceğinden) endişe duyuyorum” maddesine katıldıkları görülmektedir.

Facebook kullananlar ile kullanmayan öğrenciler arasında mahremiyet kaygısı açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark tespit edilmiştir. Facebook kullanmayanların mahremiyet kaygısının kullananlara göre daha fazla olduğu saptanmıştır.

Facebook kullanım özellikleriyle, mahremiyet kaygısı arasındaki ilişki incelendiğinde ise, Facebook kullanım sıklığı, Facebook’ta bir günde geçirilen ortalama süre ve Facebook profilindeki arkadaş sayısı ile Facebook kullanıcılarının mahremiyet kaygıları arasında negatif bir ilişki saptanmıştır. Facebook’ta geçirilen süre arttığı zaman kullanıcıların mahremiyete daha fazla dikkat ettikleri saptanmıştır.

Mahremiyeti Koruma

Mahremiyet özgürlüğü ülkemizde de diğer ülkelerde de bir takım yasalarla koruma altına alınmaya çalışılmıştır. Çünkü mahremiyet temelde insan özgürlüğünün de bir parçasıdır. Bu sebeple mahremiyetin korunmadığı yerde birey özgürlüğünden de bahsetmek oldukça zordur. Bundan dolayı mahremiyet, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinde temel bir insan hakkı olarak nitelendirilmiş olup birçok Avrupa ülkesinde yasalarla koruma altına alınmıştır. Türkiye’de Anayasanın 20. Maddesi ile herkesin özel hayatına ve aile haklarına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahip olduğunu ve özel hayatın gizliliğine dokunulmayacağını belirtmektedir. Türk Ceza Kanununun ( TCK)  “Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar” başlığını taşıyan bölümü bu hakkın korunması ile ilgili hükümler de getirmiştir.

Türkiye’de bireylerin özel hayatlarının gizliliğini ihlal eden kişilere altı aydan iki yıla kadar hapis veyahut adli para cezası uygulanmaktadır. Özel hayatın gizliliği ses ve görüntülerin kayda alınması suretiyle kesintiye uğrarsa bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmaktadır. Diğer yandan kanunda belirttiği süre içinde yok edilmesi gereken verileri ortadan kaldırmayanlara altı aydan bir yıla kadar hapis cezası verilmesi öngörülmektedir. Kişisel verileri hukuka aykırı olarak kaydeden kimseye de altı aydan üç yıla kadar hapis cezası öngörülmektedir.

Sosyal Medyada Mahremiyetin Korunması İçin Alınan Önlemler

Özelde sosyal medyada, genelse internet ortamında paylaşılan kişisel bilgilerin gizliliği günümüzde önemli bir konudur. Bu bilgilerin güvenliğini sağlamak adına bazı yöntemler kullanılarak önlemler alınabilmektedir. EFF (Electronic Frontier Foundation) tarafından geliştirilen Privacy Badger eklentisi, kullanıcının internet üzerinde hangi siteleri dolaştığını ve ne tür içerikler paylaştığını takip eden reklam verenleri engelleyen bir uygulamadır. Reklam verenler, farklı internet sitelerine “script” denilen küçük kodlar sunarlar ve bu kodlar sayesinde internet sitelerinde reklamları yer alır. Kullanıcının ziyaret ettiği sayfalar ve burada girdiği etkileşimler, kullanıcının alışkanlıkları ve ilgileri konusunda reklam verene bilgi toplayan kodlar aracılığıyla elde edilir. Privacy Badger uygulaması sayesinde reklam verenler kullanıcının tarayıcısına bilgi yükleyecek olursa, internet sitesi ile bağlantı kesilir ve içerik yüklemesi durur. Dolayısıyla üçüncü taraflar, tarayıcı üzerinden kullanıcı bilgilerine erişemez. Benzer şekilde çalışan Adblock Plus ve Ghostery adlı uygulamalar da bu konuda alınan önlemler arasındadır.

Arama motorları da kullanıcının girdiği anahtar kelimeleri listeleyerek, kullanıcının internette yaptığı gezintilerle ilgili veriler elde etmektedir. DuckDuckGo ve Startpage gibi arama motorları, kullanıcıların arama geçmişini izlemediği ve arşivlemediği söylemiyle, popüler arama motorlarına alternatif oluşturmaktadır.

SONUÇ

İnternet ve bilgisayar, modern toplumun vazgeçilmez bir parçası haline gelmiştir. Fakat bu teknolojiler ayrıca mahremiyet gibi bazı etik sorunların da ortaya çıkmasına neden olmuştur.

Günümüzde İnternet ve sosyal ağ sitelerinin kullanımı toplumun hemen her kesiminde, özellikle gençler arasında artmıştır. Yaşamımıza giren bu teknolojik gelişmeler aynı zamanda beraberinde etik ve sosyal sorunların da ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bu sorunların en önemli konularından birisi de mahremiyettir. Sosyal ağ sitelerindeki paylaşımlar kullanıcıların kişisel mahremiyetini tehdit edebilmekte ve telafisi zor sonuçlara neden olabilmektedir.

Teknolojinin geliştiği, dünyanın dijitalleştiği, medyanın da yeni ortamları barındırdığı günümüzde bireyin karşısına bir takım yeni sorunlar ortaya çıkmaktadır. Bunların bir kısmı bu çalışmada da değinilen kişisel mahremiyet ihlalleri, fikri mülkiyet hakkı ihlalleri ve siber suçlardır. Suç sayılan bu eylemleri çoğaltmak mümkündür. Bu sorunların temelinde yatan sebep ise teknik ve eğitim altyapısının henüz tamamlanmadan yeni teknolojik çağa geçilmesidir. Yaşanılan bu teknolojik çağ karşısında, hukuk rejimleri de yetersiz kalmaktadır. Hem birey bazlı hem de toplum bazlı meydana gelen bu sorunların yaratacağı yıkımlar okullarda verilecek medya okuryazarlığı, bilişim okuryazarlığı tarzı dersler ile en aza indirgenebilir.

KAYNAKÇA

  1. Acılar A. , Mersin S. (2015) Üniversite Öğrencilerinin Facebook Kullanımı İle Mahremiyet Kaygısı Arasındaki İlişki. Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, Bilecik
  2. Beceni, Y. (2004). “Siber Uzayda Mahremiyet”, II.Türkiye Bilişim Şurası Hukuk Çalışma Grubu. İstanbul.
  3. Dilmen, N. E., & Öğüt, S. (2010). Sosyalleşmenin yeni yüzü: Sosyal paylaşım ağları. İkinci Yeni İletişim Ortamları ve Etkileşim Uluslararası Konferansı, İstanbul, Türkiye.
  4. Fischer-Hubner, S. (2000). Privacy and Security at Risk in the Global Information Society, London.
  5. Fogel J., & Nehmad E. (2009). Internet social network communities: Risk taking, trust, and privacy concerns. Computers in Human Behavior, 25, 153-160.
  6. Gross, R., & Acquisti, A. (2005). Information revelation and privacy in online social networks.ProceedingsofWPES’05
  7. Kaplan İ. (2017) Üniversite Öğrencisi Sosyal Medya Kullanıcılarının Mahremiyet Algısı Yüksek Lisans Tezi ,Eskişehir
  8. Karagülle, A. E. (2015). Günümüzde Değişen Mahremiyet Algısının Sosyal Ağlar Bağlamında İncelenmesi. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: İstanbul Ticaret Üniversitesi
  9. Kaya, E. S. (2016). Sosyal Medyanın Avret Mahalli. Nihayet(14), 34-35.
  10. Korkmaz, İ. (2013). Facebook ve mahremiyet: Görmek ve gözetle(n)mek. Yalova Sosyal Bilimler Dergisi, 3:5, 107-122.
  11. Oz, M. (2014). Sosyal medya kullanımı ve mahremiyet algısı: Facebook kullanıcılarının mahremiyet endişeleri ve farkındalıkları, Journal of Yasar University, 9(35), 6099-6260.
  12. Raynes-Goldie, K. (2010). Aliases, creeping and wall cleaning: Understanding privacy in the age of Facebook. First Monday Peer-Reviewed Journal On The Internet, 15:1.
  13. Saeri, A. K., Ogilvie, C., La Macchia, S.T., Smith, J. R., & Louis, W. R. (2014). Predicting Facebook users’ online privacy protection: Risk, trust, norm focus theory, and the theory of planned behavior. The Journal of Social Psychology, 154(4), 352–369.
  14. Sparck-Jones, K. (2003). Privacy: What’s different now? Interdisciplinary Science Reviews.   28:4, 287-292.
  15. Şişman, N. (2016b). Yeni Medya Yeni İlmihal. Nihayet(14), 20-23. Tataroğlu, M. (2013). “Mahremiyet Sorunlarının Önlenmesinde Mahremiyet Etki Değerlendirmesi”. Yönetim ve Ekonomi.
  16. Photo by Glen Carrie on Unsplash

Bu eser Creative Commons Atıf 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.