İçindekiler

  • Özet
  • İnternet Yayıncılığı 
    • İnternet Gazeteciliği
    • İnternet Radyoculuğu
    • İnternet Televizyonculuğu
  • İnternet Yayıncılığında Etik İhlalleri
  • Etik Sorun Türleri
    • Özel Yaşamın Deşifre Olması
    • İçeriklerin Olgunlaşmadan Yayımlanması
    • Dilin Özensiz Kullanılması
  • Sonuç ve Öneriler
  • Kaynakça

Özet

İçinde bulunduğumuz internet çağından önce yani 1970’lerin ortasında internetin dünyasına yeni giriş yapıp, altyapısını oluşturmaya başlayanlar eminiz ki internetin dünyayı bu kadar kasıp kavuracağını tahmin etmiyordu. Zaten o zamanki televizyon programları sadece TRT’nin üzerinden önceden kaydedilmiş şekilde yapılıyordu. Türkiye’de internetin ilk kullanımından itibaren birçok sorun yaşandı ve hatta bunlar azalmak yerine katlanarak devam etmektedir. Belki de bunun en büyük sebeplerinden biri internete hazırlıksız yakalanmamızdır. Hâliyle bu sorunların yanına teknolojiden uzak kalan hukuk kuralları da eklenince gerek hukuk kurallarına gerekse etik kurallarına karşı ihlaller gelmeye başladı.

İnternet Yayıncılığı

Günümüzde interneti olmayan ev kalmadı desek haksız sayılmayız. Bunun yanında gelişen mobil internet ile de internet hayatımıza oldukça entegre olmuştur. Gelişmeler bu yönde ilerleyince firmalar, basılı yayınlarının yeteri kadar faydalı olmadıklarını düşünerek dijital ortamlara ya da kullanılacak olduğu materyalleri dijital ortamda oluşturarak, okurlarına bunları aktif bir şekilde sunmak istemiştir. Aslında bunların temel nedeni, kuracak olduğumuz medya kuruluşlarına yüksek miktarlarda yatırım yapmamız gerekirken, bunları sanal ortama taşıyarak bu yatırımları yapmadan aynı verimi elde edebilmemizdir. Kısacası, hem yayın yapacak olan kaynak hem de tüketici olan bizler için sonsuz bir özgürlük havası olmuştur. İnternet yayıncılığı denilince akla sadece radyo ve televizyon gelmemelidir, internet yayıncılığı aynı zamanda gazete yayıncılığını da içine almaktadır. Sizlerin de bildiği artık gazeteleri daha çok çevrimiçi olarak okuyoruz.

İnternet yayıncılığı, ‘IPTV’ teknolojisi ile yaklaşım içerisine girmiştir. Bu da bizlere cep telefonları yardımıyla birden fazla ülkenin televizyon izlemek, radyolarını dinlemeyi olağan kılmıştır. Bu gelişmeler aynı zamanda birçok etik ihlallerin de ortaya çıkmasına sebebiyet vermiştir. Bunların bir sonucu da tüm dünyada yükselen yeni bir yıldız olarak internet yayıncılığı tercih edilmekte ve bilişim sektörlerindeki televizyon, radyo ve gazeteler için yayıncıları yapılarına katmaktadır. Zaten internet şu an olduğu durumda bile birçok kitle iletişim aracının yerini almıştır ve bu durum böyle giderse geleneksel medya için kelimenin tam anlamıyla bir seçenek olacaktır.

Ne kadar şu ana kadar iyi yönlerinden bahsetsek de bu olayın her olayda olduğu gibi kötü yönleri de mevcuttur. Çok etkili bir kitle iletişim aracı olan internet, hedefe ulaşmakta olan pratikliği, diğer kitle iletişim araçlarına oranla çok yönlü olması, neredeyse sınırsız hedefe ulaşabilmesi ile yarattığı etki özel hayatımız başta olmak üzere, kişilik hakları, şeref ve haysiyet fikri haklara saldırarak bireyi savunmasız bırakmaktadır. Bunlar da haliyle bir kargaşaya neden olmaktadır ve geleneksel medyada da mevcut olan etik ve hukuk kurallarını çok kolay bir şekilde göz ardı edebilmektedir.

İnternet yayıncılığını üç ana başlık da inceleyeceğiz. Bunlar İnternet Gazeteciliği, İnternet Radyoculuğu, İnternet Televizyonculuğudur.

İnternet Gazeteciliği

Gazeteyi, internetin yaygınlaşmadığı dönemde gerek dünyanın gerek ülkenin durumundan haber alabilmek için önemli bir medya aracı olarak kullanıyorduk. Eskiden, gazeteler bölgesel olarak matbaalar kurarak gazetelerin erkenden halka ulaşmasını sağlıyorlardı. Tabii, olumsuz hava koşullarında gazeteleri günü güne yetiştirmek mümkün olmuyordu. Bugün yaygın olan durum ise, ister bölgesel ister yerel gazetelerin birçoğunun hem klasik olarak satışı yapılmakta hem de çevrimiçi ortamlarda yayınlanabilmektedir. Bazı medya sektörleri, gazetelerini çevrimiçi ortamda aktarmayarak sektörlerinde çöküntü yaşamıştır. Çünkü internet kullanımının giderek artmasıyla insanlar, gazetelerine herhangi bir ücret ödemeden, istedikleri anda tek bir aramayla okuyabilmektedirler. Bu da basılı gazetelere olan ilgiyi azaltmıştır. Bu sektörün varlığından haberi olan ve geleceğini gören sektörün patronları, çevrimiçi ortamda da gazetelerini sokmuş, basılı gazeteden kaybettikleri kazançlarını, çevrimiçi reklamcılık ile kapatmışlardır. İnternet gazeteciliği yapmak da basitleşmiştir. İnternet üzerinden bir site satın alarak ve bunun uzaktan kontrolünü sağlayarak, gerekli olan miktarları ödeyerek halledilebilmektedir. Bu durum lisedeki öğrencilerin okulun panolarına haberlerini, afişlerini, duyurularını, makalelerini kendileri yazarak asmasına benzetebiliriz. Şu an mevcut olan bu durum, çevrimiçi ortamlar üzerinden yürütülmektedir. Çevrimiçi gazetecilik yapan sitelere herhangi bir mekân ve zaman kısıtlaması olmadan erişilebildiği için okur sayısı da çok fazladır.

Ne kadar çevrimi gazeteciliği böyle anlatsak da internet gazeteciliğini denetlemek çok zor bir süreçtir. Türkiye dışında yapılan yayınları, şu an ki mevzuata göre kontrol altında tutmak kolay değildir. Bunun için en kolay yol da uygun yayın yapmayan sitelere, Türkiye’den girişi yasaklamaktır. Bunun yanında buna benzer başka uygulamalar da yapılabilir.

İnternet Radyoculuğu

İnternet radyoculuğu, internet üzerinden yayın yapan radyolar olarak bilinmektedir. Bu radyo yayınlarını internet bağlantısı olan her yerde dinlemeniz mümkündür. Zaten günümüzdeki yerel radyoların önemli bir kısmı da, internet üzerinden de yayınlarını yapmaktadırlar. Ve bu yayınlarını, dünyanın diğer ucundaki insanlara da ulaştırabilmektedirler. Bu yüzden onları sadece yerel olarak tanımlamak doğru olmaz. Görsel medyaya artan ilgi sebebiyle radyo yayıncılığına olan ilgi azalmıştır. Artık insanlar haberleri dinlerken sadece ses ile yetinmeyerek, görüntüler seyretmek de istemektedirler. Ne kadar ilgi azalsa da yok olmuş da değildir. Galiba en çok seyahat ederken bu radyo yayınlarını kullanıyoruz. Bu radyo yayınlarında yapılan reklamlar sayesinde de esnafların satışlarında artış sağlanmıştır. O ildeki haber, güncel medya için bir anlam ifade etmeyebilir ama o yöre için çok önemli olabilir ve bu sayede dinleyici sayısı artabilir.

İnternet radyoculuğunun maliyeti oldukça azdır. Eğer bir mevzuat engeli ile karşılaşılmazsa az bir masraf yapılarak bir radyo stüdyosu kurmak mümkündür. Örneğin; ülkenin komşu devletlerinde, onlara ait olan mevzuatları sorun çıkarmadığı sürece kırsal bir alanda kurulan radyo istasyonuna karışmak mümkün değildir. Türkiye’nin de aleyhine yürütülen bazı radyo yayınlarına karışmadığı bilinmektedir.

İnternet Televizyonculuğu

İnternet televizyonculuğunun gelişimiyle beraber, hem yerel televizyon yayıncıları hem de bireysel yayın yapanlar yaptıkları yayınları, büyük yatırımlar yapmadan (vericiler dikmek, uydular satın almak gibi), tüm dünyanın erişebileceği bir ortamda gerçekleştirebilme fırsatını yakalamışlardır. Görsel yayıncılık, o kadar gelişmiş durumdadır ki artık mobil cihazlarımız yardımıyla, birden fazla televizyon yayınını hareket halindeyken bile izleyebilmekteyiz. Bunlar içinden birbirinden farklı birçok TV hizmeti mevcuttur. Örneğin; Tivibu sayesinde yerli veya yabancı kanallara ulaşabilmekte bunun yanında o programları ister canlı ister yayınlandığı zamandan belirli bir süreye kadar, günün herhangi bir zamanında, herhangi bir yerde izleyebilme imkânınız vardır. Tivibu, mevcut olan bu özelliği ile bizlere video cihazından farksız hizmet sunar.

Eskiden gazetecilik de olduğu gibi, bölgesel ve yerel televizyon yayıncılıkları arasında bile büyük farklılıklar vardı. Örnek verecek olursak; yerel karasal alanda yayın yapan televizyon sadece bulunduğu alanın sınırları içerisinde durmalıydı. Çünkü sınırları dışına çıktığı anda yayın kesilecekti. Var olan bu farklılığı da, internet ortadan kaldırmıştır. Eğer, yerel bir televizyon kanalı internetten de yayınlanıyorsa, bu kanal uluslararası bir seviyeye çıkmış olmaktadır.

İnternet Yayıncılığında Etik İhlaller

Ülkemizde ne yazık ki doğruluğunu araştırmadan haberleri yapmaktayız. Doğruluğu olmayan bu haberler, kişilerin haklarına zarar vermektedir. Ne kadar sonradan haberin yanlış olduğu, yanlış haber yapan kurum veya kuruluşlar tarafından açıklansa da hakkında bu tarz haberler çıkan kişi yıpranmaktan geri kalmamaktadır. Tabii bu düzeltilen haberi göremeyenler de o kişiye veya kişilere karşı duydukları o haberler doğrultusunda kişilere ön yargılı düşüncelere sahip olmaktadır. Bunun temelinde de zamana karşı yarışın hâkim olması, yayıncılığın mesleğinin içinde bulunan güdülerden biri olan “haber atlama güdüsü” vardır. Geleneksel medya yayıncılarının etik kodları, gazeteciliğin kendi etik kodları ve medya topluluklarının kendi etik kodları çok kolay bir şekilde ihlal edilebilmektedir. Bunların hepsine bir de internetin akıl almaz hızı da eklenince, internet yayıncılığında kontrolsüz haberlerin birer birer artmasına neden olmuştur.

Türkiye’deki internet yayıncılığını ihlal eden en önemli etik kurala vereceğimiz örnek de, ya haber kaynağının ya da haberi hazırlayan kişinin anonim olmasıdır. Hâlbuki haber kaynağının belirtilmesi ve bunun objektif bir şekilde sunulması tüm dünyada geçerli olan bir etik kuraldır. Ne yazık ki Türkiye’deki internet yayıncılığı, kaynağı anonim olan haberlerinin kolay bir şekilde yayınlanabildiği bir mecra haline gelmiştir.

İnterneti doğru ve etkin kullanmak için çevrimiçi ortamları kullanırken aynen diğer ortamlarda olduğu gibi belirli kurallara uyulması ve etik davranılması gereklidir. Herhangi bir hak ihlaline uğramamak ve kullanılan sistemi de zafiyete uğratmamak için çevrimiçi ortamları kullanırken kullanım politikalarına uygun davranılmalıdır. Ayrıca;

  • İnsanların iletişim özgürlüğüne sahip olduğu gibi erişim özgürlüğüne de sahip oldukları unutulmamalı, diğer kullanıcıların haklarına saygı gösterilmelidir. İnternet ortamında kimseye zorbalık/taciz yapılmamalı, kötü söz söylenilmemeli ve istemeden kimseye art niyetli davranışlar sergilenmemelidir.
  • İnternet ortamında uygun olmayan (yasadışı) içerikleri indirmekten, paylaşmaktan veya saklamaktan kaçınılmalıdır. Bu tarz içeriklerin üretilmesi ve paylaşılmasının suç teşkil ettiği unutulmamalıdır.
  • İnternet üzerinden yapılan herhangi bir paylaşımın, birdenbire milyonlarca kişiye erişebileceği her zaman hatırda tutulmalı ve çevrimiçi ortamlarda buna göre davranılmalıdır.
  • Fikir ve sanat eserleri ile telif hakları ve lisanslama konusunda titiz davranılmalıdır. Telif hakkı olan materyallerin lisanssız kopyaları oluşturulmamalı veya bu materyaller indirme amaçlı kullanılmamalıdır. Sahibi olunmayan eserler topluluklarla paylaşılmamalıdır. Konuyla ilgili mevzuat hakkında aşağıdaki linkten bilgi sahibi olabilirsiniz:
    http://mevzuat.basbakanlik.gov.tr/Metin1.Aspx?MevzuatKod=1.3.5846&MevzuatIliski=0&sourceXmlSearch=fikir%20ve%20sanat&Tur=1&Tertip=3&No=5846
  • Elektronik ortamlara bağlanan cihazlara, sistemlere veya sistemlerde bulunan bilgi kaynaklarına erişim yetkiniz yok ise girilemeyeceği ve kasıtlı olarak sisteme müdahale edilemeyeceği veya işleyişinde değişiklikler yapılamayacağı her zaman hatırda tutulmalıdır. Aksi takdirde, Türk Ceza Kanunu’na göre bu fiillerin suç teşkil ettiğini aklınızdan çıkarmayınız.

 İnternet kullanım hakları da şöyledir: 

  • İnternet‘e erişim temel bir haktır.
  • Devlet gerekli yasal düzenlemeler ve icra organlarıyla bu hakkı güvence altına almakla yükümlüdür.
  • İnternet‘e erişim için gerekli olan altyapı teknolojilerinden, mümkünse ücretsiz ya da olabilecek en az bedeller karşılığında faydalanabilmek herkesin hakkıdır.
  • Ulusal/fiziki sınırların olmadığı, evrensel bir ortam olan internette kullanıcılar, hiç bir sınıfsal, ulusal, kültürel, cinsel, dinsel vb. ayrımlar gözetilmeksizin eşittirler.
  • İnternet‘in etkin bir biçimde kullanılabilmesi için gerekli güncel bilgileri temel eğitim sisteminin bir parçası haline getirmek bir kamu sorumluluğudur.
  • İnternet için kurulan altyapılar şeffaf olmalıdır. Bu sistemler için kullanılan donanımsal/yazılımsal teknolojiler ile bu yapıları kuran/işleten, özel/kamusal kuruluşlar kullanıcıların denetimlerine açık olmalıdır. Şeffaflık yurttaşın temel hakkı, kamusal düzenleyici ve hizmet sağlayıcıların ödevidir.
  • Kullanıcıların seçimlerine saygı, internetin hem sosyal açıdan hem de teknik açıdan özgürce gelişebilmesi için ağ tarafsızlığı, altyapı ve hizmet sağlayıcılar için zorunlu bir ilkedir. Ağ tarafsızlığı, altyapı ve hizmet sağlayıcılarının farklı içerik ve uygulamalar arasında ayrımcılık yapamayacağı anlamına gelir. Ayrıca kullanıcının her ekipmanı, içeriği ve hizmeti, hizmet sağlayıcının herhangi bir müdahalesi olmadan kullanabilmesini mümkün kılar. Tarafsız internet erişimi her kullanıcının hakkıdır.
  • İnternet bugün, düşünce ve ifade özgürlüğünün gerçekleştiği öncelikli iletişim alanı haline gelmiştir; aynı şekilde, müdahale edilmeden, sansürlenmeden bilgi edinme ve haber alma hakkının özgürce kullanılabildiği en önemli platformdur. Dahası, internet herkesi bir yayıncı haline getirmekte, bu yönüyle iletişimi demokratikleştirmekte ve kamu yararının ortaya çıktığı ayrıcalıklı iletişim ve etkileşim platformuna dönüşmektedir. İşte bu yüzden, internetin evrenselliği, bütünlüğü, açıklığı ve çok sesliliği korunmalıdır.
  • İnternet insani etkileşim ve sosyal ilişki için temel bir platform haline gelmiştir. Bu durum, internet erişimini en az seyahat özgürlüğü kadar temel bir insan hakkı haline getirmektedir. Bugün bir insanın seyahat özgürlüğü engellenemeyeceği gibi, internet erişimi de engellenemez.
  • İnternet, sadece bir iletişim alanı değildir; o bir etkileşim alanıdır. Bu da interneti örgütlenme özgürlüğünün asli parçası haline getirmektedir. İnternet bugün insanların örgütlenmek, demokratik bir biçimde katılımda bulunmak, tepki ve protestolarını demokratik bir biçimde ifade etmek için kullandıkları en önemli platform haline gelmiştir. Bu yüzden internete erişim hakkı, örgütlenme hakkının asli bir parçasıdır ve kısıtlanması demokratik hakların ihlali demektir.
  • İnternetin gayri-merkezi, tarafsız, sınır-aşan ve etkileşimli doğası, onu düşünce, ifade, bilgi edinme ve haber alma özgürlüğünün asli parçası kılmaktadır. İnternete devlet denetimi ve gözetimi, ifade ve örgütlenme özgürlüğünün önündeki en büyük engellerdir. Özgür ve sınırsız bir internet her kullanıcının hakkıdır. İnternet erişim hakkının korunması, temel haklar olan düşünce, ifade, bilgi edinme ve haber alma özgürlüğünün korunmasına sıkı sıkıya bağlıdır. Dünyayı izleyebilen, kendi adına seçimler yapabilen geniş görüşlü fertler olabilmek için sınırsız ve özgür internet erişimi elzemdir.
  • Düzenleyici yasalar, sansür ve yasakları değil, hak ve özgürlükleri öncelemelidir. Suçla mücadele, çocuk ve aileyi korumak, terörizm gibi konjonktürle, muğlak, evrensel olmayan sebeplerle gerçekleştirilen erişim engellemeleri, kelime yasakları, merkezi filtrelemeler vb. yasak ve yaptırımlar sansürdür. İnternet‘te sansür internet kullanıcılarının bilgiye erişim hak ve özgürlüğünü ihlal eder. Sansürsüz internet, her yurttaşın hakkıdır.
  • İnsanlar şeffaf yasal zorunluluklar olmadığı sürece internet ortamındaki faaliyetleri nedeniyle kimliklerini açıklamaya zorlanamazlar. Anonim olmak her kullanıcının hakkıdır. Temel bir hak olan mahremiyet hakkı internet üzerinde yasal güvence altında olmak zorundadır.
  • İnternet kullanıcılarının kişisel verilerinin gizliliği esastır. Kullanıcılar, bu verilerinin hangi amaçlarla toplandığı ve nasıl kullanıldığını bilmek, buna itiraz etmek, kişisel verilerinin silinmesini, yok edilmesini istemek hakkına sahiptir.

Etik Sorun Türleri

İnternet üzerinden yayına sunulan medya ögelerinde birbirinden farklı etik olaylar yaşanmaktadır. Bu olayları aşağıdaki gruplar halinde inceleyeceğiz.

Özel Yaşamın Deşifre Olması

Genelde ünlülere karşı yapılan bir uygulama olarak, onları yıpratmak, bulundukları konumları sarsmak için kullanılan yöntemdir. Bireylerin yıllar öncesinde ya da kendi kişisel alanlarında çekilmiş fotoğraf veya videolarını onların en kritik anlarında İnternet’e sunarak onların yıpranmasını hedefe alırlar. Geçmişte yaşanan bu olaylar yüzünden, birçok ünlü ya işlerine son vermişler ya da göz önünden kaybolmuşlardır.

İçeriklerin Olgunlaşmadan Yayımlanması

İnternet yayıncılığında yapılan sık yanlışlardan biri de, oluşturulan içeriklerin doğruluğu araştırılmadan medya ortamlarına sunulmasıdır. Bu tarz yapılan etik ihlallerinin temelinde de zaten yanlış haber üretememe kaygısı yatmaktadır. Muhabirler çoğunlukla ses getiren haberlerin peşindedirler. Çünkü bu haberlerini ajanslarına sundukları zaman hem maaşları hem de primleri artacaktır. Ve bu haberleri sunarken, haberin sonunda haberi yapan kişinin adını söyledikleri zaman ünleri artacaktır. Bu yüzden olayların sonucundaki haberleri, kulaktan doğma bir şekilde bir an önce medya ortamına sunmak istemektedirler. Bu da kişilik haklarına ihlal sayılmaktadır.

Dilin Özensiz Kullanılması

Bir diğer sorun da internet yayıncılığında sık sık karşılaşılan dilin özensizce kullanılmasıdır. Özellikle bazı internet gazeteleri bunu çok yapmaktadır. Hâkim olan yarış yüzünden editörler, yazıları yeterince incelemeden yayına sunmaktadır. Bu duruma örnek vermemiz gerekirse, içeriklerde bulunan “Gemi personelleri”, “Mevzuatlar”, “Uçaktaki üç mürettebat öldü” gibi dil bilgisi hataları çok sık yapılmaktadır. “Personel” ve “Mevzuat” kelimeleri çoğuldur. Bu yüzden “Gemi personeli”, “Mevzuat” şeklinde kullanılmalıdır. “Mürettebat” da o mevkide çalışan görevlilerin tümünü ifade eder. Bu örnek de uçak mürettebatı denilmiştir bu da pilotları, hostesleri ve uçakta çalışan tüm görevlileri ifade eder. Bundan dolayı, “Uçaktaki mürettebattan üç kişi öldü” şeklinde kullanılmalıdır.

Sonuç ve Öneriler

Teknik ve eğitim altyapısı tam olarak gelişmediği sürece teknolojik ilerlemeler karşısında gerek hukuk gerek etik rejimler yetersiz kalmaktadır. Bu da bireyleri teknoloji karşısında savunmasız bırakmaktadır. Bana kalırsa, bu konuda alınması gereken tedbirlerin başında genel etik kodlarının belirlenmesi gelmelidir. Sonra da, bu alanda faaliyet gösteren kurum ve kuruluşların kendilerine ait olan etik kurullarını, yayın politikalarını oluşturması gelmelidir. En son aşamaya geldiğimizde de internet yayıncılığına üye olan mesleklerin mesleklerini icra ederken vicdanlarını, etik değerlerini de hesaba katmalıdırlar. Türk hukuk mevzuatında internet ile ilgili tek düzenleme, Türk Ceza Kanununda bilişim suçlarına dair bulunan 3 maddeden ibarettir. İnternet yayıncılığı konusuyla alakalı olarak mevzuatta bir düzenleme yoktur. Bana kalırsa bu kadar etkin, hızlı kullanılan bir medyada bireylerin kişilik hakları da ön planda tutarak bir düzenleme yapılmalıdır. Bu kadar hızlı bir şekilde gelişen internet yayıncılığı, aynı oranda etik ihlallerle de karşılaşmaktadır. Bireylerin kişilik haklarına hükmeden, kamuoyu önünde değerini düşüren etik ihlaller için tekzip işlemleri de kolay olmamaktadır bu nedenle de bu yoldan haklarını aramak isteyenler, bu zorunluğun altına girmek istememektedirler. Türk Ceza Kanun’da 5651 kanun numarasında internet yayıncılığı düzenlenmesi ile ilgili bilgiler yer almaktadır. Bu kanunun amaç ve kapsamı; içerik sağlayıcı, yer sağlayıcı, erişim sağlayıcı ve toplu kullanım sağlayıcıların yükümlülük ve sorumlulukları ile internet ortamında işlenen belirli suçlarla içerik, yer ve erişim sağlayıcıları üzerinden mücadeleye ilişkin esas ve usulleri düzenlemektir.

Kaynakça

Dirini, İ. (2011). Yeni Medya Etik İhlaller: Etik 2.0.

Etikeser, E. (2015). Türkiye’de internet gazeteciliği ve etik. İstanbul.

İçel, K. (2005). Kitle ve Haberleşme Hukuku. İstanbul: Beta Yayınları.

Vardal, Z. (2015). Yeni Medya ve Etik.

Varol, A. (2011). İnternet Yayıncılığında Etiksel Sorunlar.

Yüksel, U. (2012). Geleneksel Medya ve Yeni Medya.

Kapaktaki  görsel pxhere.com/tr sitesinden alınmıştır ve creative commons lisanslıdır.

Bu makale duplichecker sitesi üzerinden 04.06.2021 tarihinde kontrol edilmiştir. Makale, benzerlik değeri ile kabul edilmiştir. Result Completed:  Plagiarism: %2 Unique: %98.

Bu eser Creative Commons Atıf-AynıLisanslaPaylaş 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.